Translate

26 Eylül 2016 Pazartesi

İÇ TÜKETİMİ ARTIRMAK

Yalnız iç taleple büyüme yetersiz oluyor, sağlıklı büyümek için ihracatında artması gerekiyor…








Küresel resesyon nedeniyle petrol ve emtia fiyatlarında yaşanan çözülme, şu sıralarda birçok ülkede enflasyonu geriletiyor. Ülkemiz ’de son zamanlarda enflasyonda yaşanan gerilemede de petrol ve emtia fiyatlarındaki düşüşün önemli etkisi var. Bu etkinin önümüzdeki dönemde de süreceğinin tahmin edilmesi, enflasyon beklentilerini giderek düşürüyor. Enflasyonda düşüş olması paranın satın alma gücündeki kaybın azalması ve dolayısıyla zaten gelirleri fazla yüksek olmayan Ülkemizin çoğunluktaki vatandaşları için tüketim harcamalarına gelirinin daha fazla kısmını kaydırılabilmesi, yani geliriyle daha fazla mal alması anlamına geliyor. Gelişmiş ülkelerde ise gelirdeki artış ya da fazlalık tasarrufa yöneliyor.
Ülke ekonomisinin büyümesinde en etkili faktörlerden biriside şüphesiz yerli üretimin artmasıdır. Tabi ki iç tüketimin artması üretimin artmasını direk etkileyen unsurlardan. Ancak gerçek büyüme iç tüketimle birlikte, üretime paralel olarak artan ihracattaki büyümeden elde edilen girdilerden kaynaklanmaktadır.
Bir ülkede siyasi istikrarın ve güven ortamının olması ekonominin büyümesine olumlu etkisi oluyor. İç talepte bir canlanma oluşturulabilmesi için öncelikle 15 Temmuz Darbe Girişimi nedeniyle oluşan ekonomideki azda olsa güven kaybının telafi edilmesi gerekiyor.  İç talebin canlandırılmasını zorlaştıran bir başka faktör de şirketlerin tasarruf amacıyla aldıkları önlemlerden kaynaklanıyor. Birçok şirket son zamanlarda özellikle asgari ücretin artmasıyla çalışanlarının bir kısmının işine son verdi, kalanların ücretlerine de düşük zam uygulaması yaptı. Geliri azalan tüketici de iyice kabuğuna çekildi. Malumunuz tüketim, gelirin bir fonksiyonu, yani tüketim gelire bağlı olarak hareket eder.
Esnafa düşük faizli krediler, yeni işyeri açanlara vergiden muafiyetvergi indirimi, tüketici kredileri ve kredi kartlarında kısıtlanan taksit sayısının biraz daha artırılması gibi destekler iç tüketimin artırılmasına katkı sağlar ve üretiminde artmasına neden olur. Üretim artarsa, gelir ve istihdam artar. Geliri artan bireylerde harcama yapar, ekonomi canlanır.
Tüketiciliğin ağır bastığı günümüz küresel dünyasına paralel olarak Ülkemizde de Hükümet; Kredi kartları ile taksitli alışverişlerde düzenleme yaptı, en düşük harcama limiti 5.200 TL’ye çıkarıldı, genelde taksit sınırı 9 aydan 12 aya yükseltildi. Cep telefonu, akaryakıt, gıda harcamalarında taksit yok. Bilgisayar ve teknolojiye dayalı ürünlerde taksit süresi 6 aya düşürüldü. Kredi kartı kullananların 12 milyar TL ödenememiş borcu var. Bu borçlara 72 aya kadar vade ile yeniden yapılanma imkânı getirildi. Kredi kartlarıyla ilgili düzenlemelere ek olarak bankaların tüketici kredileri ile konut kredileri için de düzenlemeler yapıldı. Tüketici kredilerinde vade 36 aydan 48 aya çıkarıldı. Konut kredilerinde bankaların toplam satış fiyatına göre % 75 olan kredileme sınırı % 80’e yükseltildi. Başka bir deyişle Hükümet vatandaşlara kolay ödeme imkânını sağlayıp, borçlanma yoluyla tüketimi ve ona bağlı üretimi artırmayı öngördü. Yani büyümenin yavaşlaması nedeniyle Hükümette bir dizi önlem alıp piyasaları canlandırmaya çalışıyor. İç talebi artırıp büyümeyi de artırma hedefleniyor.
Toplam talep, iç ve dış talepten oluşmaktadır. Buna göre yalnız iç taleple büyüme yetersiz oluyor, sağlıklı büyümek için ihracatında artması gerekiyor. Üreticilerimizin yeni dış pazarları keşfetmesi ürettikleri mal veya ürünleri pazarlayıp satması gerekiyor ki şu küresel durgunlukta bunu yapabilmek ipte cambaz yürütmeye benziyor. Mevcut pazarları da korumak bir beceri istiyor. Ancak pes etmemek gerekiyor. Sanayicilerin üretim maliyetini dolaysıyla rekabet gücünü etkileyen ve önemli girdilerinden olan enerjide ve hammaddede ithalatının mümkün olduğu kadar azaltılması, yerli ve yenilenebilir kaynaklar ile tasarrufa yönelmenin sağlanması, tüm bunların yanı sıra belki de üretimde yeniliğe gidilmesi, çağın gereği teknoloji ağırlıklı bilişimle ilgili mal ve hizmet üretimine de geçmek gerekiyor.
Bu yazı habergzt.com'da yayımlanmış olup 7494 defa okunmuştur .


ELEKTRİKLİ OTOMOBİLLERİN PETROLE ETKİSİ

Her şeye rağmen yakın gelecekte petrol yakıtlı araçların pazar payının önemli bir kısmına elektrikli araç sektörü sahip olacak… İlk el...