Translate

10 Ekim 2016 Pazartesi

OPEC VE PETROL PİYASASI

OPEC üyelerinin farklı çıkar algılamaları, ekonomik olduğu kadar çoğu zaman önde gelen ithalatçılarla kurulan siyasal nedenlerden de kaynaklanabilmektedir...













Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) 16 Eylül 1960’ta başlıca beş petrol üreticisi olan 1 Venezüella, 2 Suudi Arabistan, 3 İran, 4 Irak ve 5 Kuveyt tarafından kurulmuştur. Örgüte, sonradan 6 Katar (1961), 7 Libya (1962), 8 Endonezya (1962), 9 Birleşik Arap Emirlikleri (1967), 10 Cezayir (1969), 11 Ni­jerya (1971), 12 Ekvator (1963-1993), 13 Gabon (1975-1994), 14 Angola (2007) katılmışlardır.
Örgüt ana amacını; “Bireysel ve toplu olarak üye ülkelerin çıkarlarının en iyi şekilde korunması için petrol politikalarının birleştirilmesi ve koordine edilmesi” olarak belirlemiştir.
Petrol rezervlerinin %81’i OPEC'in kontrolü altında bulunmaktadır. OPEC ülkelerinin başlıca gelir kaynağını petrol gelirleri oluşturmaktadır. Bu ürünün önemi ve küresel pazarın büyüklüğüne bakıldığında sanılanın aksine OPEC ülkeleri ürüne dayalı bir güce ve etkiye sahip değildirler. Ortak bir amaç uğruna bir araya gelen bu ülkeler ortak hareket etmemekte, çok sağlam olmayan ilişki içerisinde bulunan üye ülkeler, kendi bireysel çıkarlarını ön planda tutma yoluna gitmektedirler. OPEC üyeleri arasında politika ve çıkar farklılıkları kendisini, kuruluşunun ilk zamanlarından beri hissettirmiştir.
1973 sonu ve 1974 başlarında OPEC, petrol fiyatlarında dört kata varan oranlarda zam yaptı. Petrole 2. büyük zam ise 1979 yılında yapıldı. Bu gelişmeler sonrasında petrolün fiyatı 1980 başlarında 34 Dolar Nisan’da 116 dola­ra kadar yükseldi. 1999’da 16 Dolara kadar düştü. Bundan sonra yükseliş gösteren ham petrolün varili 2008’de tarihi zirvesiyle 140 Dolarlarakadar çıktı. 2013 de ise 108 Dolarlardaydı. Şu anda 49 Dolar seviyesinde. Petrol fiyatlarındaki ani yükselme nedeniyle gelirleri büyük oranda artan OPEC üyelerinin büyük bir kısmı, piyasanın yüksek fiyatlara vereceği uzun dönemdeki olası tepkileri göz ardı ederek, kısa dönem kazançlarını arttırma yoluna gitmişlerdir. Büyük oranlarda yükselen petrol fiyatlarının, uzun dönemde, dünyada petrole olan talebi azaltacağını bu durumun ise gelecekteki olası gelirleri üzerinde olumsuz etkiler yapacağı gerçeğini görememişler veya görmezden gelmişlerdir
















Petrol fiyatlarındaki bu aşırı yükselme, ithalatçı ülkelerde büyük dış ödeme açıkları ve dış borç yükü, ekonomi­lerinde ise şiddetli enflasyonla birlikte işsizlik (stagflasyon) sorunlarını doğurmuştur. Tüketici ülkeler aniden yükselen bu petrol fiyatlarına tepki olarak ekonomilerini koruyabilmek için akaryakıtı daha tasarruflu kullanan araçların yapımınayönelmişlerdir. Buna ilaveten, petrol tüketiminin önüne geçebilmek için gerek gümrük gerekse tüketim vergilerini arttırma yoluna gitmişlerdir. Alınan önlemler ve bu uygulamaların sonucunda, küresel petrol tüketiminde büyük bir azalma gözlenmiştir.
Petrol fiyatlarına yalnızca OPEC’in küresel talepteki açığı kapatabilmeye yönelik arz politikası ve üye ülkelerin kendi çıkarları doğrultusunda piyasayı manipüle etme çalışmaları etki etmemektedir. OPEC’in oluşumunun ilk yıllarındaki olayların ve politikalarının günümüze kadar gelen yansımalarında diğer nedenler açıkça görülmektedir. Bunlardan biri, OPEC petrolünün çoğu zaman ekonominin temel prensipleri içerisinde işlem görüp ticareti yapılan bir ürün olmaktan ziyade politik amaçlara hizmet eden bir ürün olarak görülmesidir. İkincisi OPEC üyelerinin politikalarının farklılık arz etmesidir. Düşük rezerv düzeyine sahip olan üyeler, genellikle, yüksek petrol fiyatlarının oluşumunu desteklemekte, büyük rezervlere sahip üyeler ise, genellikle, daha ılımlı bir petrol fiyatı politikası izlemektedirler. Petrol üretimi konusunda önde gelen OPEC üyelerinin farklı çıkar algılamaları, ekonomik olduğu kadar çoğu zaman önde gelen ithalatçılarla kurulan siyasal nedenlerden de kaynaklanabilmektedir.
ABD ile geliştirdiği ilişkilerin boyutu ve yoğunluğu gereği Suudi Arabistan, kendi petrol üretim ve fiyatlandırma politikalarını belirlerken bu ülkenin çıkarlarını da gözetme eğilimi taşıyan bir tutum içerisinde bulunmaktadır. Kuveyt’te benzer politikalar içerisindedir. Bu durumda diğer üreticiler petrol fiyatlarının yüksekliğinden kaynaklanan yüksek gelirlerden mahrum olmaktadır. Bu politika ithalatçı ülkelerinde işine gelmektedir. Ancak petrole alternatif kaynak araştırma ve geliştirmelerini de yavaşlatmaktadır. Diğer yandan ABD-Suudi ilişkileri hiçbir zaman sadece petrolden ibarette olmamıştır. İşin aslı, petrolden elde edilen inanılmaz gelirin, rakiplerini ya da müttefiklerini değil de ABD’nin kendi önemli ve kilit sektörlerini Suudi yatırımlarıyla güçlendirmesidir. İki ülke arasındaki ilişkileri yıllardır ayakta tutan “petrol karşılığında güvenlik” bağıntısı içinde geçerli. ABD’nin kaya petrolü devrimiyle petrol ithalatı bağımlılığını azaltması, Suudi Arabistan ordusunun ise son yıllarda askeri kabiliyetlerini artırmasıyla bu bağıntı her iki ülke içinde yeniden değerlendirilmeye alınmıştır.
Son zamanda ham petrol fiyatlarının 140 Dolarlardan 33 Dolara kadar aşağı çeken genelde belli başlı dillendirilen etkenlere gelince;
- Asya’daki talebin (özellikle Çin ve Hindistan'da) daha önceden beklendiği kadar hızlı artmayacağının anlaşılması,
- Suudi Arabistan'ın liderliğinde OPEC üyelerinin üretimlerini kısmamaları sonucu petrol piyasasında oluşan arz fazlasının olduğu,
- ABD’nin petrol üretiminin 2007 yılında günlük 5 milyon varilden 2014'te günde 10 milyon varile çıkması olduğu,
- Küresel ekonomiye yönelik büyüme beklentilerinin zayıflamasından ve OPEC'in tepkisine yönelik belirsizliklerden kaynaklandığı,
- ABD ve Suudi Arabistan'ın petrol fiyatlarını Rusya ve İran'ı zora sokmak için düşürdüğü yönündeki düşüncelerinde var olduğu,
- Üretici ülkelerdeki savaşlardan dolayı petrol üretiminin kontrolsüz kalması ve kayıt dışı kalan petrolün bu bölgelerdeki savaşların finansmanı için piyasa fiyatına bakılmaksızın, spot fiyatların oldukça altında satılması,
Yükselen dolar ve küresel ekonomiye ilişkin tedirginliklerin petrol fiyatları üzerindeki etkisinin daha fazla hissedildiği,
şeklinde açıklanmaktadır.
Kuruluşunun beri bir ve aynı anlayış içinde olamayan OPEC üyeleri, görülebilir bir gelecek içerisinde de aynı politikayı uygulayabilme becerisinden uzak olacakmış izlenimini vermeye devam etmektedir. 











Bu yazı habergzt.com'da yayımlanmış olup 7706 defa okunmuştur .


ELEKTRİKLİ OTOMOBİLLERİN PETROLE ETKİSİ

Her şeye rağmen yakın gelecekte petrol yakıtlı araçların pazar payının önemli bir kısmına elektrikli araç sektörü sahip olacak… İlk el...