Translate

24 Nisan 2017 Pazartesi

AYI VE BOĞA PİYASASI NEDİR?

Piyasa ayı eğilimindeyken fiyatlar kötümser, boğa eğilimindeyken de iyimser düşünülmektedir…











Finansal piyasalar, ülke ekonomilerinde ve diğer ekonomilerle olan ilişkilerinde yaşanan gelişmelerden etkilenerek pozitif ya da negatif eğilim gösterirler ve sık sık eğilim yönünü değiştirebilirler.
Piyasalarda sürekli olarak fiyatlar dalgalanma halindedir. Bu dalgalanmaların trendi (yönü)yatırımcıların kar veya zarar etmesine neden olur. Fiyatların yükselişi veya düşüşü yönünde yatırımcılar alım–satım yaparak para kazanabilir, ya da zarar edebilirler. İşte burada yatırımcı için piyasanın trendi önemli hale gelir. Böylece trendin hâkim olduğu eğilime göre alım–satım işlemleri yapılarak pozisyon alabilirler. Piyasa trendinin tam olarak karşılığı ise piyasanın ilerlediği yöndür. Tüm araçların fiyat eğilimini doğru olarak belirlediğinizde her türlü durumda para kazanabilirsiniz. Ancak, spekülasyonlar ve manipülasyonlar fiyatların bir anda yükselmesine veya düşmesine neden olur. Özellikle bu durumdan profesyonel yatırımcılardan ziyade acemi yatırımcılar etkilenir. Piyasa trendinin hangi eğiliminde olduğunu anlayabilmeniz için kesinlikle belli bir yatırım tecrübesine sahip olmanız ve trend analizlerinden faydalanmanız gerekir.
Boğa Piyasası (Bullish Market) ve Ayı Piyasası (Bearish Market) terimleri ilk olarak 18.Yüzyılda Londra Borsası’nda ortaya çıkmıştır. Ayı ve boğa piyasası kavramları piyasanın trendi hakkında bilgi verir. Neden ayı ve boğa piyasasına gelince bu hayvanların avlanma veya saldırı anındaki davranışları dikkate alınarak bu tanımlamalar yapılmıştır. Piyasa ayı eğilimdeyken fiyatlar kötümser, boğa eğilimindeyken de iyimser düşünülmektedir. Boğa piyasası denilmesinde ki neden ise boğaların saldırıya giriştiklerinde kafalarını yukarı doğru sallayarak boynuzlarını kaldırırlar ve boğaların her şeyi boynuzlarıyla aşağıdan alıp yukarıya kaldırdıkları ve yukarı fırlattıkları inancından geldiği varsayılmaktadır. Bu durumda ise fiyatların yükseleceğini sembolize etmiş olur. Ayı piyasasında ise durum boğa piyasasında-kinin tam tersini fiyatların düşüş eğiliminde olduğunu ifade etmektedir. Ayılar saldırmakta iken pençelerini sallar, avına vurup düşürür, bu hareket aşağı yönlü bir hareket olduğu için fiyatların da aşağıya çekileceğini ifade eder. Bir başka şekilde “ayıyı yakalamadan önce derisini satmak” deyiminden geldiği de söylenmektedir.
Piyasalar belirli bir zaman diliminde ya boğa eğilimi ya da ayı eğilimi gösterir. Boğa piyasası piyasanın yükseliş trendinde olduğu yani fiyatların gelecekte iyimser bir ortamda seyredeceği ve yatırımcıların alıma geçeceğini, Ayı piyasası, genellikle piyasaların karamsar durumda olduğu, fiyatların uzun bir süre daha düşüş trendinde olacağı beklentisi olduğunu belirtir. Her yatırımcının hayali, ayı piyasasının sonunda pay alıp boğa piyasasının sonunda satmaktır. Ayı ve boğa piyasasında yapılması gerekenler, piyasa düşüşteyken ve yükselişteyken oluşacak fırsatları iyi değerlendirmektir.
Bu yazı habergzt.com'da yayımlanmış olup 10922 defa okunmuştur .


10 Nisan 2017 Pazartesi

SEÇİM EKONOMİSİ

Seçim zamanı uygulanan politikalar ülke ekonomisine ağır maliyet getirmektedir… 












Dünyada birçok ülkede seçim ekonomisi uygulamalarına rastlanmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde seçim öncesinde siyasilerin ekonomi politikalarını oy kazandıracak şekilde yönlendirdikleri bilinmektedir.  
İktidardaki politikacıların (siyasilerin) seçim zamanı yapmaya çalıştıkları “ekonomik icraatlar” seçim ekonomisini oluşturur ve ekonomik dalgalanmalara sebep olur. Bu dalgalanmalar; seçim öncesi oy potansiyeli görülen kesimlere kaynak aktarmak ve istihdamı artırmak, seçimden sonra ise enflasyonla mücadele şeklinde ekonomiye yön verme hareketlerinden kaynaklanır. Politikacılar genelde yeniden seçilmek için seçim gününe kadar vergi oranlarını düşürme, kamu harcamalarını ve para arzını artırma gibi genişletici politikalar (siyaset) uygularlar. Seçim ekonomisi nedeniyle dalgalanmalar genelde seçim yılını ve seçimden sonraki 1 yıllık dönemi kapsamaktadır.
Politikacıların seçmeni sevindirecek politika uygulaması, politikanın uzun dönemde ekonomi üzerinde olumsuz etkilerinin göz ardı edilmesi, iyi politika kötü ekonomi demektir. Politikacıların aşırı vaatte bulunmaları veya yanıltıcı söylemeleri, propagandayla göz boyamaları yani politik hileye başvurmalarına sıklıkla rastlanmaktadır. Seçim zamanı uygulanan politikalar ülke ekonomisine ağır maliyet getirmektedir.
Günümüz ekonomi devri olmuş, seçmenler artık seçimlerde birinci sırada politikacıların ekonomik vaatlerini tercih sebebi olarak görmekte, genelde kendi çıkarlarını düşünmekte seçim ekonomisi uygulamasının başkalarına zarar verdiği bilincini yüksek oranla taşımamaktadır. Bilinçli seçmen tercihini yaparken; enflasyon, işsizlik, GSMH, büyüme, ücret artışları, vergi uygulamaları, bütçe açıkları, kamu harcamaları gibi birçok ekonomik veriyi baz almaktadır. Bilgi edinme kaynaklarının bu kadar gelişmesine rağmen çoğu seçmen bilgi edinmede duyarsız davranmakta, araştırma yapmadan kulaktan duyma asılsız haberlere itibar etmekte, yanlış ve yalan bilgilerle yönlendirilerek tercihini kullanmaktadır. Tabi ki yanıltılma payı bireylerin eğitim ve kültür düzeylerinden de kaynaklanmaktadır.
Seçim ekonomisi, genelde seçim öncesinde kararsız, hangi partiye ya da hangi yönde oy vereceğini belirlememiş seçmenleri etkilemeye yönelik olarak uygulanmaktadır. Hiçbir siyasi parti tarafından uygulandığı da kabul edilmemiştir.
Genellikle seçim öncesinde genişletici maliye ve para politikaları seçimi kazanma amacıyla uygulamaya sokulmaktadır. Seçim dönemlerinde talep şokları ekonomide canlanmayı başlatmaktadır. İstihdam yükselmekte, işsizlik azalmakta, ücretlerin de yükselmeye başladığı bu canlanma döneminde iktidardakiler seçmenlerden bu memnuniyetlerini oylarıyla göstermelerini beklemektedirler. Seçim öncesinde oy kazandıracak şekilde uygulanan ekonomi politikaları uzun dönemde ekonomide dalgalanmalara yol açarak olumsuz sonuçlarvermektedir.
Seçim sonrası dönemlerde, ortaya çıkmış olan enflasyonist açığı ortadan kaldırmak için yatırımlar kısılırken öte yandan, seçim nedeniyle ertelenmiş olan zamlar yapılmaya başlanmaktadır. Böylece, ekonomide duraklama ve daralma başlamaktadır. En önemli sonuç, seçim öncesinde artırılan kamu harcamalarının bütçe açıklarına neden olmasıdır. Bunun sonucunda da seçim sonrasında artan bütçe açıklarının finansmanı sorunuyla karşılaşılmaktadır. Bunun için ya vergi oranları artırılmakta ve kamu sektöründe seçim öncesinde yapılamayan fiyat artışları gerçekleştirilmekte ya da bazı kamu harcamalarında kısıntıya gidilmektedir. 
Ülkemizde bugüne kadar iktidardaki tüm siyasi partilerce az veya çok uygulanan seçim ekonomilerinde;
-Yatırım harcamalarını artırmak,
-Hemen hemen her yerde yeni tesislerinin temellerini atmak,
-Memur işçi ve emeklilerin ücret ve maaşlarına zam yapmak,
-Tarımsal destekleme fiyatlarını artırmak, çiftçiye düşük faizli kredi dağıtmak
-Para ve kredi musluklarını sonuna kadar açmak,
-Kamu bankalarından esnafa ödenmemiş eski kredi borçları için kolaylık sağlamak,
-Toplumsal kesimlerin desteğini almak için gecekondu affı çıkarmak,
-Vergi affı gibi düzenlemeler yapmak,
-Sosyal Güvenlik Prim borçlarına af getirmek, Primleri düşürmek,
-KİT ürünlerine yapılan zamları seçim sonrasına erteleyip enflasyonda sûni bir düşüş oluşturmak, şeklindeki uygulamalar öne çıkıyor.
Bu uygulamalar seçim öncesinde toplumda rahatlık oluştursa da acısı seçim sonrasında mutlaka çıkıyor. Çünkü, seçim ekonomisinin yükü bütçeye biniyor. Hükümetlerin seçim sonrasında bütçede dengeyi yeniden kurmak için uyguladıkları politikalar ise halkı ekonomik olarak zora sokuyor. Yani ceremesini yine vatandaş çekiyor.
Seçmen öncelikle geçim durumunu düşünüyor ve kendisine sıkıntı çektiren hükümetleri mutlaka cezalandırıyor. Memnunsa da oyuyla ödüllendiriyor. Bu sebeple tüm ülkelerde iktidarda olanlarda gayri ihtiyari seçim ekonomisinin içinde buluyor kendisini, işte bu sarmaldan kurtulan güçlü iradeye sahip memleketini ve milletini düşünen oy kaygısı olmayan politikacılara ve sisteme ihtiyaç duyuluyor. Bunu başaran ülkeler zenginleşiyor ve vatandaşı refaha erişiyor.
Bu yazı habergzt.com'da yayımlanmış olup 10654 defa okunmuştur .


ELEKTRİKLİ OTOMOBİLLERİN PETROLE ETKİSİ

Her şeye rağmen yakın gelecekte petrol yakıtlı araçların pazar payının önemli bir kısmına elektrikli araç sektörü sahip olacak… İlk el...