Translate

25 Nisan 2016 Pazartesi

KREDİ DERECELENDİRİLMESİ NEDİR, NİÇİN YAPILIR, GEREKLİ MİDİR?

Devletler büyüme sürecinde ihtiyaç duyduğu yabancı finansal sermayeyi çekmeye çalışırlar, yabancı sermayenin de, başka bir ülkede yatırım yapması için o ülkeye yönelik güven duyması gerekir…










Kredi derecelendirmesi veya kredi değerlendirmesi, bir kişi, şirket veya hatta bir ülkenin kredi itibarının belirlenmesidir. Başka bir deyişle, Kredi derecelendirmesi; bir kişi, kurum veya ülkenin tüm finansal, ekonomik ve mali yükümlülüklerini zamanında ve eksiksiz yerine getirme kapasitesini belirleme, inceleme ve  analizleri ifade ediyor.  Bir devlet, finansal kuruluş, şirket veya ihraç edilen bir finansal varlık derecelendirmeye esas olabilir. Kredi değerlendirmesi, borç veren veya yatırımcı için, o borcun geri ödenme ihtimalini belirlemek için yapılır.
Kredi dereceleri büyük ölçüde borç yatırım araçlarından birine yatırım yapan yatırımcılar tarafından yatırımlarının kredi değerliliğini ölçme sürecinde kullanılır. Kolay anlaşılması için sembollerle ifade edilmektedir.(AAA-BB gibi) Tahvil ihraç etmek isteyen borçlu için kredi derecelendirme bir zorunluluktur. Kredi dereceleri şirketlerin ve hükumetlerin sermaye piyasalarından fon bulabilmelerinde önemli rol oynarlar. Bankadan kredi kullanmak yerine tahvil ihraç etmek suretiyle doğrudan yatırımcılardan borç almak isteyen devletler ve şirketler kredi dereceleri sayesinde bu ihraçlarına talepte bulunan yatırımcılara kendi kredi değerlilikleri hakkında bilgi sağlamış olur. Kredi derecelerinin varlığı sayesinde devletler ve belediyeler kamu projeleri için, şirketler büyüme ve araştırma-geliştirme faaliyetleri için piyasalardan fon sağlama imkanına kavuşurlar.
Yatırımcılar çoğunlukla yatırım kararı alırken ve finansal değerlerini yönetirken kredi riskini değerlemek ve farklı ihraççıları ve farklı borçları karşılaştırırlarken kredi derecelerini kullanır. Kredi dereceleri yatırımcılara aldıkları risk konusunda önemli bir bilgi kaynağı oluşturur. Derecelendirmeler, kredi riskini değerlendirme konusunda uzmanlaşmış kredi derecelendirme kuruluşları tarafından yapılır. Günümüzde çok sayıda kredi derecelendirme kuruluşu olmasına rağmen Moody’s, Standard & Poor’s ve Fitch Ratings sektörde öne çıkan kuruluşlardır. Bu üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu piyasaları ve ülkeleri olumlu ya da olumsuz etkileyebilme gücüne de sahip, bu durum zaman zaman finans sektöründe sert eleştirilere neden oluyor.
















Devletler büyüme sürecinde ihtiyaç duyduğu yabancı finansal sermayeyi çekmeye çalışırlar, yabancı sermayenin de, başka bir ülkede yatırım yapması için o ülkeye yönelik güven duyması gerekir. İşte bu güven ilişkisinin kurulabilmesi için, ülke ekonomilerinin borçlarını geri ödeyebilme kapasitelerine ilişkin yatırımcıların bilgi edinebileceği küresel göstergelere ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle, “kredi derecelendirme” önem kazanıyor. Bu konuda zorunluk yok. Ancak hiçbir şirket veya ülke yatırım konusunda risk almak istemediğinden yatırım yapılacak ülke veya şirketlerin değerlendirmeye tabi tutulmaları gayri ihtiyari oluyor. Artık kolay finansal kaynak bulmak için ülke ve şirketler kredi değerlendirmelerini kendileri yaptırıyor. Ülkelerin kredi derecelendirmesi, bir ülkedeki yatırım ortamının risk seviyesini ifade ediyor.
Kuruluşların derecelendirmelerde kredi riskinin göreceli seviyesine dair görüşleri genelde harfler yardımıyla (örneğin AAA’dan D’ye kadar) ifade ediliyor.


Standard & Poor’s, ülkelere yönelik kredi derecelendirme yönteminde temel belirleyici unsur olarak “politik ve ekonomik riskleri” kullanıyor. Ekonomik riskler ise, “Ekonomik yapı, demografik yapı, zenginlik ve ekonomik büyüme olanakları hususundaki risklerdir.”
 Kredi derecelendirme kuruluşları, bir ülke ekonomisi için kredi notu verdikten sonra periyodik olarak düzenledikleri raporlarla ülke ekonomisi hakkında görüşlerini açıklarlar. Bu raporlarda ülkenin kısa dönem makro ekonomik durumuna ilişkin görünümler ilan ederler. Görünümler, 1-2 yıl içerisinde kredi notunun olası değişme yönünü belirtir. Bu görünümler, "pozitif", "durağan", "negatif", "gelişen" şeklinde olabilir ve notun yanına parantez içinde yazılır.
Kredi derecelendirmesi, bir ülkenin kredilendirilebilmesine dair bilgi veriyor ve uluslararası yatırımcıya yol gösteriyor. Derecelendirme kuruluşlarının ileriye dönük görüşleri, bir ülkede uzun veya kısa vadeli yatırım ve iş kararları vermekte olan yatırımcıları yönlendiriyor. Bu kuruluşların kredi notları, bir ülkeye yatırım yapacak sermaye için baraj niteliği taşıdığı için önemli. Bazı yabancı fonlar bir ülkeye yatırım yapacakları zaman kendi iç işleyişleri gereği o ülkenin kredi notuna dikkat ediyorlar. Genelde bu iç işleyişe göre bir ülkeye yatırım yapılabilmesi için kredi notunun en az BBB-/Baa3 (yatırım yapılabilir seviyesi) olması gerekiyor.
Bu yazı habergzt.com'da yayımlanmış olup 6958 defa okunmuştur .


18 Nisan 2016 Pazartesi

İNTERNET DOLANDIRICILARINA DİKKAT!

İnternetten işlemler hayatımızı kolaylaştırırken birçok riski de beraberinde getirdi. İnternet dolandırıcıları kullanıcıları tedirgin ediyor…









İnternet artık hayatımıza iyiden iyiye girdi. Neredeyse onsuz yapamaz hale geldik. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de İnternet kullanıcı sayısı hızla arttı. İnternet sayesinde birçok işlem kolaylaştı. Bunun yanı sıra eğer dikkatli olmazsak birçok tehlikeyi de barındırıyor.
Akıllı telefonlar ve tabletler yaygınlaşınca İnternet kullanıcı sayısında patlama oldu. Buna bağlı olarak İnternetten çoğu işimizi halledebilir hale geldik. Gün geçtikçe yeni yeni hizmetlerde devreye giriyor. e-devlet'ten tüm kamu kuruluşlarıyla ilgili çoğu işleri, bankacılık işlemlerini, kargo takip, sipariş, araç almak için araştırma, fatura ödenmesi, vergi işlemleri, sigorta işlemleri vs. vs., elimizin altında dünya çapında ticaret, medyayı takip daha saymakla bitiremeyeceğimiz işler. Bunun yanında sosyal medya, işte hepimiz için koca bir sanal âlem, kendine güvenebildiğin ölçüde gez gezebildiğin kadar. 
İnternetten işlemler hayatımızı kolaylaştırırken birçok riski de beraberinde getirdi. İnternet dolandırıcıları kullanıcıları tedirgin ediyor. Dolandırıcılar, oturduğu yerden hareketle, sistem açıklarından veya insanların gafından, boş bulunmasından ya da saflığından yararlanıp insanların hesaplarına müdahale edip haklarını gasp ediyorlar. E-ticaret yapan kurum ve kuruluşlar her geçen gün güvenlik önlemlerini artırmakta olsa da, dolandırıcılar yine bir yolunu bulup akla hayale gelmeyen metotlarla insanları soymaya devem ediyorlar.
Dolandırıcılara karşı İnternetten yapacağınız işlemlerde çok dikkatli olmanız gerekiyor. Evet, İnternet hayatımızı çok kolaylaştırdı. Resmi Dairelerde, bankalarda sıra beklemiyoruz. Anında işlemlerimizi gerçekleştiriyoruz. Ancak işlerimizi gerçekleştirirken biraz dikkat, biraz daha uyanık olmak, sahtekarlara prim vermememizi sağlıyor.
Dolandırıcılara karşı alınacak tedbirler;
-Bilmediğiniz ve güvenliğinden emin olmadığınız sitelerden kesinlikle alış veriş yapmayın,
-Bankanızın çağrı merkezi telefonunu telefonunuza kayıt edin. Bankanızdan arandığında kayıtlı telefondan arandığından emin olmanızı sağlar. Yine de telefonla bankadan aradığını söyleyen her kişiye kişisel verileri vermeyin, hele hele İnternet veya kart şifrenizi veya telefonunuza gelen güvenlik şifresini hiç vermeyin,
-İnternet Bankacılığı kullanıyorsanız, kredi kartınızı İnternetten ve telefonla alışverişe kısıtlayın, gerek duyduğunuzda kısıtı kaldırın, bunu kendinizin yapma imkanınız yoksa bankanız çağrı merkezini arayarak isteyin, ayrıca kredi kartınızdan alış veriş yapıldığında limite bağlı SMS mesajı isteyin,
-Sigorta şirketlerinde aradığını söyleyenlere itibar etmeyin, bilmediğiniz sigorta şirketine İnternet üzerinden sigorta yaptırmayın, sigortacınıza otomatik yenileme talimatı vermeyin,
-Resmi olmayan bahis sitelerine itibar etmeyin,
-Truva atı adı verilen programlar bilgisayarınıza yüklenirse güvenlik önlemlerinizi etkisiz hale getirebilirler, böylece dolandırıcılar sizin haberiniz olmadan bilgisayarınıza girip kişisel bilgilerinizi çalabilir. Bilmediğiniz kişi veya kuruluşlardan gelen mailleri açmayın,
-Bilgisayarınız risk altında! Korunmak için hemen buraya tıklayın”, gibi mesajlara itibar etmeyin ve tıklamayın,
-Forumlar, sosyal paylaşım siteleri, cinsel içerikli siteler ve kaynağı belli olmayan bilgisayar programları sunan web sayfaları, sahtekarların değerli bilgilerinizi elde etmeye ve bilgisayarınıza casus yazılımlar yüklemeye çalışabileceği yerlerdir. Zararlı yazılımlar genellikle yemek, oyun, erotik vb. sitelere yerleştirildiğinden bu gibi sitelerden ve bilmediğiniz sitelerden uzak durun veya antivirüs programı kullanın,
-Kredi kartınızla alış veriş yapıyorsanız, güvenlik numarası son kullanma tarihi ve kredi kartı numarasını kolayca elde ettiklerinden fazladan kredi kartınızdan taksit çekilebileceğini göz önüne alarak, her ay ekstrenizi muhakkak kontrol edin,
-Ciddi telefon ücretleriyle karşı karşıya kalmamanız için telefonunuza gelen her mesaja itibar etmeyin,
-Dolandırıcılar İnternet sayfasını birebir aynı yapabiliyorlar, İnternet açılış sayfanıza bankanız, işlem yaptığınız kuruluş veya şirketlerin İnternet sitelerinden eminseniz adreslerini kayıt, edin (Yer işaretlerine-Sık kullanılan) kullanırken buradan açın,
-Sipariş ürünler kapımıza geldiğinde hayal kırıklığına uğrayıp, kredi kart bilgilerinizin güvensiz ellere geçmesini istemiyorsanız, telefonla veya bilmediğiniz İnternet sitelerinden ürün satmak isteyenlere itibar edilmeyin,
-Hesap bilgilerimizin hackerlerın eline geçmesini engellemek için, İnternet bankacılığı işlemlerinizi mecbur kalmadıkça kişisel bilgisayarınızdan yapın,
-Zararlı yazılımlara karşı her zaman güncel antivirüs programları kullanın,
-İnternet üzerinden araç veya emlak alımında, alınacak metayı görene kadar avans dahil satıcının hesabına para yatırmayın,
-Durduk yerde kim hediye verir, bu itibarla hediye kazandınız, para kazandınız şeklindeki mesajlara veya maillere itibar etmeyin,
-Facebook, Twitter vb. sosyal ağlara üyelik yaparken kişisel bilgilerinizin kesinlikle yazmayın, bilmediğiniz kişilerin arkadaşlık isteğini kabul etmeyin, TC kimlik numaranızı kesinlikle yazmayın,
-İnternet'ten iş ararken iş bulma sitelerine dikkat edin, sahte olup olmadığını araştırın,
Bu yazı habergzt.com.'da yayımlanmış olup 6791 defa okunmuştur .

11 Nisan 2016 Pazartesi

OECD NE AMAÇLA, NASIL KURULDU, BU TEŞKİLATTA ÜLKEMİZİN YERİ NEDİR?

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD)  esas itibariyle, ekonomik konularda uzmanlaşmış hükumetler arası bir istişare kuruluşu görünümündedir…












Dünya ekonomisinin yaklaşık dörtte üçüne sahip ülkelerin oluşturduğu OECD hakkında önemine binaen hemen hemen her gün bir haber işitmektesinizdir. İşte kulaklarımızın aşina olduğu OECD, nedir? Ne zaman nasıl kuruldu? Hangi ülkeler kurmuş ve teşkilatın üyesidir? Amacı nedir? Hangi konularda ne tür çalışmalar yapmaktadır? Ülkemizin bu teşkilatta yeri nedir? Tüm bunların cevabını sizler için araştırıp, özetledik.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı veya kısaca OECD (Organization for Economic Cooperation and Development), İkinci Dünya Savaşından sonra oluşturulan batı kuruluşları sisteminin bir parçası olarak ihdas edilmiştir. 1947-1960 yılları arasında faaliyette bulunan Avrupa Ekonomi İşbirliği Teşkilatı’nın (OEEC) işlevini tamamlaması üzerine, onun yerine ve daha geniş bir görev tanımı çerçevesinde 14 Aralık 1960  tarihinde imzalanan Paris Sözleşmesi'ne dayanılarak,9961'de  kurulmuştur. OECD ülkelerinin hemen hemen hepsi sanayileşip zengin olmuş ülkelerdir.
Teşkilatın amacı;  (a) Üye ülkelerde, yüksek istihdam ve mali istikrar içinde büyümeye katkıda bulunmak, (b) Daha az gelişmiş durumdaki üye ya da üye olmayan ülkelere kalkınmalarında yardımcı olmak, (c) Dünya ticaretinin çok yanlı olarak ve ayırım gözetmeme ilkesine dayanarak gelişmesine katkıda bulunmak olarak özetlenebilir. 
OECD’nin 20 kurucu üyesi bulunmaktadır. Bunlar; 1-ABD, 2- Avusturya, 3- Kanada, 4- Fransa, 5-Hollanda, 6-Lüksemburg, 7-Almanya, 8-İtalya, 9-İngiltere, 10-Belçika, 11-Danimarka, 12-İrlanda, 13-Yunanistan, 14-İsviçre, 15-İsveç, 16-İspanya, 17-İzlanda, 18-Norveç, 19-Portekiz ve 20-Türkiye. Bu ülkelere ek olarak, ilerleyen yıllarda, 21-Japonya, 22-Finlandiya, 23-Avustralya, 24-Güney Kore, 25-Meksika ve 26-Yeni Zelanda “üye” olarak teşkilata katılmışlardır.1990’lı yılların başında Sovyetler Birliğinin dağılması sonrasında 27-Polonya, 28-Macaristan, 29-Çek Cumhuriyeti ile 30-Slovakya da teşkilata “üye” olarak kabul edilmişlerdir. Daha sonra 31-Estonya, 32-İsrail, 33-Slovenya ve 34-Şili 2010 yılı içinde üye olarak teşkilata katılmıştır. 
Kolombiya, Kosta Rika, Letonya ve Litvanya ile üyelik müzakereleri devam etmektedir. Rusya Federasyonu ile üyelik müzakereleri süreci 2014 Mart ayında askıya alınmıştır. Hâlihazırda, Teşkilatın 34 üyesi bulunmaktadır. OECD’nin tüm üye ülkelerin temsilcilerinden oluşan bir konseyi vardır. Ayrıca konseyin 14 üyesinin temsilcilerin­den meydana gelen yürütme komitesi ikin­ci organıdır. Teşkilatın içerisinde oluşturulan "Üye Olmayan Ülkelerle İşbirliği Merkezi" bu doğrultuda bir çok üye olmayan ülke ve çeşitli bölgelerle ilgili çalışmalar yapmaktadır.
OECD esas itibariyle, ekonomik konularda uzmanlaşmış hükümetler arası bir istişare kuruluşu görünümündedir. Çalışmaların çoğu, sayıları 200’den fazla olan uzmanlık komiteleri ve alt komiteler tarafından yürütülür. OECD toplantılarında dünya ekonomisindeki gelişmeler ve üye ülkelerin ekonomik durumları gözden geçirilir, raporlar yayınlanır. OECD’nin üye ülkeler hakkında genel veya tematik bazda periyodik olarak hazırladığı raporların amacı, o ülke ekonomisinin veya belli bir alanda ülkenin içinde bulunduğu şartların objektif resminin çekilmesi ve çözümlerin gösterilmesidir. Özellikle ekonomik analizler ve istatistikler konusunda OECD bir referans kuruluş olarak kabul edilmekte, IMF ve Dünya Bankası gibi örgütler bu çalışmaları kendi faaliyetleri için temel almaktadırlar. Dünya ekonomisinin yaklaşık dörtte üçünü üreten ülkelerin forumu olan OECD, yaklaşımları ve faaliyetleri ile dünya ekonomisindeki gidişatı hakkında sürekli değerlendirmeler yapan ve tavsiyelerde bulunan bir uluslararası kuruluştur. 
Türkiye, OECD’nin kurucu 20 üyesinden biridir.1960’tan 1980’li yıllara kadar geçen süre zarfında “Türkiye’ye Yardım Konsorsiyumu” nun çalışmaları üzerinde yoğunlaşmıştır. Konsorsiyumun yanı sıra diğer bir çalışma da 17 Mayıs 1978 tarihinde ülkemizin artan dış borçlarının daha iyi yönetilmesinin sağlanması için oluşturulan “Türkiye’nin Dış Borçları Çalışma Grubu” nun faaliyetleri olmuştur. 1980’li yılların ortalarından 2000 yılına kadar ülkemizin OECD’ye olan ilgisinde de bir azalma olmuştur. 2000’lerden itibaren ise, OECD’yle olan ilişkilerimizde tekrar bir canlanma kaydedilmeye başlanmıştır. Türkiye diğer üyeler gibi OECD'nin program, politika ve önceliklerinin oluşturulmasına katkıda bulunmaktadır. Bugün ülkemiz dünya ve özellikle batı ekonomileriyle bütünleşme yolunda önemli mesafeler kat etmiş durumdadır. Ülkemizin ana hedeflerinden biri, serbest piyasa ve rekabet ilkeleri doğrultusunda söz konusu dışa açılış ve bütünleşme sürecini hızlandırmaktır. Bu yaklaşımın ışığında, OECD üyeliğimizin değeri daha da önem kazanmaktadır.
Ülkelerin kişi başına milli gelir hesaplamalarına göre belirlenen OECD Bütçesinin yarısı ABD ve Japonya tarafından karşılanmaktadır Türkiye’nin OECD’nin zorunlu Genel Bütçesine (Part-I) 2015 yılında yaptığı katkı payının oranı %1.79’dur. 2015 yılında “Part I” katkı payımız yaklaşık 3.5 milyon Avro olarak ödenmiştir.
OECD bünyesinde iki önemli kuruluş bulunmaktadır. Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) ve Nükleer Enerji Ajansı (NEA). OECD bünyesinde ayrıca, çevre kirliliği, enerji problemleri, dünya para sistemi, sermaye  hareketleri, ticaretin serbestleştirilmesi, bilim ve eğitim, sanayi, insan gücü ve istihdam gibi konularda çalışmalar yapmak ve çeşitli ortak politikalar belirlemek için kurulan çeşitli komiteler vardır.
Bu yazı habergzt.com'da yayımlanmış olup 7976 defa okunmuştur .

4 Nisan 2016 Pazartesi

4,5G NE GETİRİYOR, NELERİ DEĞİŞTİRİYOR?

Şu bir gerçek ki: Artık, SİM kartı ve cihazı uyumlu olan vatandaşımız daha yüksek veri erişim hızlarına ulaşabiliyor…









İnternet erişimindeki artışın Milli Gelire etkisi hiç de yadsınamaz bir gerçek. Artık 4G teknolojisinin ülkelerin gelişmesine katkı sağladığı biliniyor. Geniş bant erişimindeki artışın büyüme oranına direk etkisi gözle görünür oranlarda. Geniş bant hizmetlerinin daha fazla vatandaşa ulaştırılması, ülkemizin ekonomik büyümesine önemli ölçüde katkı sağlayacak.
4.5G' yi 1 Nisan 2016 tarihinden itibaren kullanmaya başladık. Sistem devreye girdi ancak yeterli olmayan bir şey var ki  o da altyapı. 4.5G hızlarına erişebilmek için baz istasyonlarının da yüksek hızda internete erişilebiliyor olması gerekiyor. Bunun için baz istasyonlarına fiber kablo çekilmesi gerek, buda ülkemiz ‘de tüm baz istasyonlarına milyonlarca kilometre uzunluğunda fiber hat döşenmesi demek. Başka bir deyişle bugüne kadar yapılan hariç yaklaşık 20 Milyar Dolar ($) gibi çok büyük yatırım anlamına geliyor. Mevcut operatörler altyapılarını ve baz istasyonlarını alelacele kısa dönemde 4,5G ye uyumlu hale getirmeye çalıştı. Ancak bu hizmetler için yapılanların yetersiz olduğunu da kabullenmemiz gerekiyor. Yarım kalmış işlerin yolda tamamlanabileceği, önemli olanın yola çıkmak olduğunu anlatan birde atasözümüz var;  “Kervan yolda düzülür” diye,  4,5G işi tamda bu atasözüne uygun bir iş oldu galiba.  Her şeye rağmen vatandaşlarımız ve ülkemiz için iyi bir gelişme oldu, çünkü bizden fakir ülkeler bizden önce bu teknoloji ile tanıştılar bile. Çağı yakalamak ve büyümeye katkısı açısından düşünüldüğünde bu konuda geç bile kalmış durumdayız.
Altyapı konusunda, ülke kaynaklarının heba olmasını önlemek ve kıt kaynakların etkin kullanımı için Devletin acil çözüm üretmesi ve önlem alması gerekiyor. Tüm fiber altyapı örgütlenmesini ve gerekiyorsa baz istasyonlarını kendi tekelinde toplayıp operatörlerin bedeli karşılığında hizmetine sunulması veya tüm operatörlerin devletin öncülüğünde altyapı şirketi ne ortak oldukları ya da başka bir çözüm üretilmesi konusunda bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu da önümüzde bir gerçek olarak duruyor. 
4G teknolojisi ne getirdi, neleri değiştiriyor;
-Her şeyden önce 4.5G için hem SIM kartların hem de cihazların uyumlu olması gerekiyor,
-Artık, SİM kartı ve cihazı uyumlu olan vatandaşımız daha yüksek veri erişim hızlarına ulaşabiliyor,
 -4.5G performans ve enerji tüketimine odaklanıyor, 4.5G, 3G’ye göre daha az gecikme ve daha hızlı indirme ve yükleme performansı sunuyor,
-LTE tabanlı teknolojiler sayesinde sesli görüşmelerin kalitesi de artıyor,
-4,5G ile daha iyi kapsama alanı da sunuluyor,
-3G teknolojisiyle 1 saatten fazla süren 8 gigabayt büyüklüğünde yüksek çözünürlüklü filmi indirme süresi, bu teknolojiyle 6 saniyeye düşüyor,
-4.5G ile birlikte mobil internet kullanırken videoları daha akıcı bir şekilde izleyip,  canlı yayın programları daha rahat bir şekilde kullanılabiliyor, 3G ile 360p, 480p seviyesinde yapılan canlı yayınlar, 4.5G ile rahatlıkla Full HD seviyesine çıkabiliyor, çektiğiniz fotoğraf veya video saniyeler içinde sosyal ağlarda paylaşabilecek,
-Hızlı internet bağlantısı sayesinde harita uygulamalarını kullanırken haritaları daha kısa sürede yükleyebilecek, gidilecek yer için yol tarifi daha hızlı alınabilecek,
-4,5G ile uyumlu cihazlarda internet hızı altyapı durumuna göre 4 katından 10 katına kadar olabiliyor, 4G / LTE tabanlı teknolojiler, 1 Gbps seviyesine kadar hızlara çıkabilecek,
-4,5G kullanıcıları için HD videolarda artık donma yaşanmıyor, kesintisiz bir şekilde yüksek kaliteli video ve müzik dinlenebilecek,
-Facebook, Twitter gibi servisler üzerinde durum güncellemesi yapmak, tweet atmak, fotoğraf veya video yüklemek çok daha kısa sürede gerçekleştirilecek,
-Hücresel ağlar üzerinden insansız hava araçları ile iletişim kurmak veya sanal gerçeklik içeriklerini aktarmanın mümkün olacağı belirtiliyor,
-Mobil modemlerle beraber bilgisayarı neredeyse bir fiber performansıyla kullanabilecek, Akıllı telefonlar aynı zamanda bir modeme dönüşebiliyor. Bu özelliğini kullanarak 4.5G hızını dizüstü bilgisayarlarınızda kullanabilecek. 
Genişbant erişimindeki her yüzde 10’luk artış, ülkelerin Gayri Safi Milli Hasılalarında yüzde 1-1,5 büyüme sağlıyor. Bu teknoloji 100’ün üzerinde ülkede kullanılıyor. 2016 yılında 1 milyar kullanıcıya çıkılması bekleniyor, dolayısıyla ülkeler arası ticaretin daha hızlı veri iletimi ile geniş bant ortamında gerçekleşmesi konusunda erişim kolaylığı sağlanıyor. İnternete bağlı cihaz sayısındaki hızlı artış̧ ve kapasite talebi, 5G'yi gündeme getirirken, buna ilişkin standartların ve tesis edilecek şebekelerin 2020 sonrası için değerlendirileceği öngörülüyor, bu konuda AB tarafından büyük yatırımlar için önemli miktarda kaynak ayrılıyor.
İnternet hızlanınca mevcut kota’lar daha hızlı doldurulacağından, operatörlerin kota artırımına gitmek zorunda kalacakları düşünülüyor ve 4,5 G ile birlikte daha büyük kota’ların daha uygun fiyata müşterilerin hizmetine sunulması bekleniyor. 2023 sonuna kadar operatörler Ülkemizin % 95’ini 4,5G kapsamına almak zorunda olduklarının şartname gereği olduğu biliniyor. 
Eğer 4G teknolojisini destekleyen telefonunuz yoksa acele etmeyin. Bu konuda basın yayın organlarının uyarılarını dikkate alın. Araştırma yapın. Hiç değilse bir bilene sorun. Artık gelecekte de ihtiyacınızı bir süre daha, en azından iki, üç yıl daha karşılayabilecek akıllı telefon almalısınız. Çünkü akıllı telefonlar hem pahalı hem de ha deyince değiştirilecek meta değil. Diğer taraftan akıllı telefonlar hayatımızın ayrılmaz bir parçası oldu. Her işimizi onunla yapar konuma geldik. Ben bilmiyorum, internet kullanmıyorum, bu telefonu kullanmayı beceremiyorum demeyin. Biraz kurcalayınca yaptığınız şeylerden hoşlanacaksınız ve hemen öğreneceksiniz. 4.5G destekleyen bir cihaz alırken, onun hangi kategori LTE modeme sahip olduğunu öğrenmeyi de unutmayın. Ülkemizde Cat 4 ve üzeri çözümler yeterli performansı sunuyor.
Telefonunuz ve SIM kartınız uygunsa, 4,5G'ye geçmek için operatörünüze onay vermeniz gerekiyor.  Operatörünüze onay verdikten sonra izlemeniz gereken adımlar ise oldukça basit. 4.5G Türkiye'de kullanıma girdi, dolayısıyla akıllı telefonunuzun "ayarlar" kısmından 4.5G' yi işaretlemeniz gerekiyor. Tarifenizi ihtiyacınıza göre seçip, faturanızın kabarmaması için kotanızı doldurduğunuzda otomatik kesilmesini talep edebilir, ya da telefonunuzu uyarı için ayarlayabilirsiniz. 
Bu yazı habergzt.com.da yayımlanmış olup 6746 defa okunmuştur .

ELEKTRİKLİ OTOMOBİLLERİN PETROLE ETKİSİ

Her şeye rağmen yakın gelecekte petrol yakıtlı araçların pazar payının önemli bir kısmına elektrikli araç sektörü sahip olacak… İlk el...