Dünya ekonomisinin yaklaşık dörtte üçüne sahip ülkelerin oluşturduğu OECD hakkında önemine binaen hemen hemen her gün bir haber işitmektesinizdir. İşte kulaklarımızın aşina olduğu OECD, nedir? Ne zaman nasıl kuruldu? Hangi ülkeler kurmuş ve teşkilatın üyesidir? Amacı nedir? Hangi konularda ne tür çalışmalar yapmaktadır? Ülkemizin bu teşkilatta yeri nedir? Tüm bunların cevabını sizler için araştırıp, özetledik.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı veya kısaca OECD (Organization for Economic Cooperation and Development), İkinci Dünya Savaşından sonra oluşturulan batı kuruluşları sisteminin bir parçası olarak ihdas edilmiştir. 1947-1960 yılları arasında faaliyette bulunan Avrupa Ekonomi İşbirliği Teşkilatı’nın (OEEC) işlevini tamamlaması üzerine, onun yerine ve daha geniş bir görev tanımı çerçevesinde 14 Aralık 1960 tarihinde imzalanan Paris Sözleşmesi'ne dayanılarak,9961'de kurulmuştur. OECD ülkelerinin hemen hemen hepsi sanayileşip zengin olmuş ülkelerdir.
Teşkilatın amacı; (a) Üye ülkelerde, yüksek istihdam ve mali istikrar içinde büyümeye katkıda bulunmak, (b) Daha az gelişmiş durumdaki üye ya da üye olmayan ülkelere kalkınmalarında yardımcı olmak, (c) Dünya ticaretinin çok yanlı olarak ve ayırım gözetmeme ilkesine dayanarak gelişmesine katkıda bulunmak olarak özetlenebilir.
OECD’nin 20 kurucu üyesi bulunmaktadır. Bunlar; 1-ABD, 2- Avusturya, 3- Kanada, 4- Fransa, 5-Hollanda, 6-Lüksemburg, 7-Almanya, 8-İtalya, 9-İngiltere, 10-Belçika, 11-Danimarka, 12-İrlanda, 13-Yunanistan, 14-İsviçre, 15-İsveç, 16-İspanya, 17-İzlanda, 18-Norveç, 19-Portekiz ve 20-Türkiye. Bu ülkelere ek olarak, ilerleyen yıllarda, 21-Japonya, 22-Finlandiya, 23-Avustralya, 24-Güney Kore, 25-Meksika ve 26-Yeni Zelanda “üye” olarak teşkilata katılmışlardır.1990’lı yılların başında Sovyetler Birliğinin dağılması sonrasında 27-Polonya, 28-Macaristan, 29-Çek Cumhuriyeti ile 30-Slovakya da teşkilata “üye” olarak kabul edilmişlerdir. Daha sonra 31-Estonya, 32-İsrail, 33-Slovenya ve 34-Şili 2010 yılı içinde üye olarak teşkilata katılmıştır.
Kolombiya, Kosta Rika, Letonya ve Litvanya ile üyelik müzakereleri devam etmektedir. Rusya Federasyonu ile üyelik müzakereleri süreci 2014 Mart ayında askıya alınmıştır. Hâlihazırda, Teşkilatın 34 üyesi bulunmaktadır. OECD’nin tüm üye ülkelerin temsilcilerinden oluşan bir konseyi vardır. Ayrıca konseyin 14 üyesinin temsilcilerinden meydana gelen yürütme komitesi ikinci organıdır. Teşkilatın içerisinde oluşturulan "Üye Olmayan Ülkelerle İşbirliği Merkezi" bu doğrultuda bir çok üye olmayan ülke ve çeşitli bölgelerle ilgili çalışmalar yapmaktadır.
OECD esas itibariyle, ekonomik konularda uzmanlaşmış hükümetler arası bir istişare kuruluşu görünümündedir. Çalışmaların çoğu, sayıları 200’den fazla olan uzmanlık komiteleri ve alt komiteler tarafından yürütülür. OECD toplantılarında dünya ekonomisindeki gelişmeler ve üye ülkelerin ekonomik durumları gözden geçirilir, raporlar yayınlanır. OECD’nin üye ülkeler hakkında genel veya tematik bazda periyodik olarak hazırladığı raporların amacı, o ülke ekonomisinin veya belli bir alanda ülkenin içinde bulunduğu şartların objektif resminin çekilmesi ve çözümlerin gösterilmesidir. Özellikle ekonomik analizler ve istatistikler konusunda OECD bir referans kuruluş olarak kabul edilmekte, IMF ve Dünya Bankası gibi örgütler bu çalışmaları kendi faaliyetleri için temel almaktadırlar. Dünya ekonomisinin yaklaşık dörtte üçünü üreten ülkelerin forumu olan OECD, yaklaşımları ve faaliyetleri ile dünya ekonomisindeki gidişatı hakkında sürekli değerlendirmeler yapan ve tavsiyelerde bulunan bir uluslararası kuruluştur.
Türkiye, OECD’nin kurucu 20 üyesinden biridir.1960’tan 1980’li yıllara kadar geçen süre zarfında “Türkiye’ye Yardım Konsorsiyumu” nun çalışmaları üzerinde yoğunlaşmıştır. Konsorsiyumun yanı sıra diğer bir çalışma da 17 Mayıs 1978 tarihinde ülkemizin artan dış borçlarının daha iyi yönetilmesinin sağlanması için oluşturulan “Türkiye’nin Dış Borçları Çalışma Grubu” nun faaliyetleri olmuştur. 1980’li yılların ortalarından 2000 yılına kadar ülkemizin OECD’ye olan ilgisinde de bir azalma olmuştur. 2000’lerden itibaren ise, OECD’yle olan ilişkilerimizde tekrar bir canlanma kaydedilmeye başlanmıştır. Türkiye diğer üyeler gibi OECD'nin program, politika ve önceliklerinin oluşturulmasına katkıda bulunmaktadır. Bugün ülkemiz dünya ve özellikle batı ekonomileriyle bütünleşme yolunda önemli mesafeler kat etmiş durumdadır. Ülkemizin ana hedeflerinden biri, serbest piyasa ve rekabet ilkeleri doğrultusunda söz konusu dışa açılış ve bütünleşme sürecini hızlandırmaktır. Bu yaklaşımın ışığında, OECD üyeliğimizin değeri daha da önem kazanmaktadır.
Ülkelerin kişi başına milli gelir hesaplamalarına göre belirlenen OECD Bütçesinin yarısı ABD ve Japonya tarafından karşılanmaktadır Türkiye’nin OECD’nin zorunlu Genel Bütçesine (Part-I) 2015 yılında yaptığı katkı payının oranı %1.79’dur. 2015 yılında “Part I” katkı payımız yaklaşık 3.5 milyon Avro olarak ödenmiştir.
OECD bünyesinde iki önemli kuruluş bulunmaktadır. Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) ve Nükleer Enerji Ajansı (NEA). OECD bünyesinde ayrıca, çevre kirliliği, enerji problemleri, dünya para sistemi, sermaye hareketleri, ticaretin serbestleştirilmesi, bilim ve eğitim, sanayi, insan gücü ve istihdam gibi konularda çalışmalar yapmak ve çeşitli ortak politikalar belirlemek için kurulan çeşitli komiteler vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder