Translate

30 Mayıs 2016 Pazartesi

ENFLASYON VE ETKİLERİ NEDİR?

Enflasyonun hayatımızda etkisi oldukça fazla görülür. Hem de halkın çoğunluğunu yakından ilgilendirir…


Enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin etkili bir şekilde devamlı yükselmesi nedeniyle paranın sürekli olarak değer kaybetmesi, bunun sonucu olarak da tüketicilerin satın alma gücünü yitirmesidirBaşka bir değişle enflasyon, dolanımda bulunan para miktarıyla, malların ve satın alınabilir hizmetlerin toplamı arasındaki açığın büyümesidir. Bu durum fiyatların yükselmesini ve paranın değer kaybetmesi ortamını oluşturur.
Enflasyonist dönemde önceki döneme göre daha az mal ve hizmet alırız. Satın alma gücü azalır. Ancak, elektrik motorlarının dönmesi için nasıl reaktif güce ihtiyaç var ise ekonominin nefes alması, fiyatların dengelenmesi ve çarkın dönmesi için ılımlı enflasyona ihtiyaç var. Genelde bu oran % 2,3 civarında kabul ediliyor. % 10’un üzerine çıkarsa tehlike başlıyor, kontrol dışında ilerlemesi bu oranların çok çok üstünde olması durumuna ise hiper enflasyon deniyor. Fiyat artışları aylık %50'ye ulaştığı zaman hiper enflasyon söz konusu oluyor. Bazı ekonomistlere göre %10 ila %200 arasındaki enflasyonu yüksek oranlı enflasyon olarak görüyorlar. Stagflasyon ise zayıf ekonomik büyüme veya gerilemeye, işsizlik ve enflasyonun bir arada yaşanmasıdır.
Talep enflasyonu, para bolluğundan dolayı daha fazla mal ve hizmet talep edilmesine ve fiyatların artmasına yol açan olaydır. Talep enflasyonu harcamalar ile ithalatın toplam değerinin, üretim ve ithalatın toplam değerini aşması neticesinde görülmektedir. Maliyet enflasyonu ise üretilen mal ve hizmetlerin maliyetinin sürekli artmasıdır. Bu tür enflasyonda, üretim faktörleri piyasasındaki rekabet ihlalleri girdi fiyatlarını yükseltir. Bu sebeple artan maliyetler toplam arzda bir düşüşe neden olmaktadır.
Çekirdek enflasyon; Uluslararası piyasalardaki fiyat hareketlerine bağlı enerji fiyatları, mevsimsel etkilere maruz ürünlerin fiyatları, devletin kontrolünde belirlenen fiyatlar ve dolaylı vergilerin (KDV vb.), tüketici fiyatları endeksinden kademeli olarak ayrıştırılması ile hesaplanmaktadır.
Enflasyon, bir önceki yılın aynı ayına göre, bir önceki aya göre, 3 bir önceki yılın ortalamasına göre ve 4 Aralık ayına göre olmak üzere 4 farklı yoldan hesaplanmaktadır. Enflasyon iki farklı endeksle hesaplanıyor: 1 Üretici fiyatları aşamasında derlenen fiyatlarla hesaplanan endekse üretici fiyatları endeksi (ÜFE) deniyor. Tüketiciye nihai satış aşamasında derlenen fiyatlar üzerinden hesaplanan endekse ise tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) deniyor. ÜFE üretilmiş ve toptancıya iletilmiş mallar üzerinden hesaplanırken, TÜFE tüketiciye ulaşmış mallar üzerinden hesaplanmaktadır.

Fiyat endekslerindeki değişimi tüm mallar üzerinden yapmak imkansızdır. Bu nedenle enflasyon belirli mallar üzerinden hesaplanır. Bu malların oluşturduğu kümeye enflasyon sepeti denir. Ülkemizde enflasyon sepetine dahil olan mallar Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından belirlenmektedir. TÜFE’de ağırlığı gıda, içki, sigara, kira, ulaştırma gibi mal ve hizmetler ağırlığa sahipken, ÜFE’de ağırlığı tarım ve imalat sanayi oluşturur. Enflasyon sepetindeki ürünler her yıl Aralık ayında güncellenmekte ve yıldan yıla değişiklik gösterebilmektedir.










Enflasyonun Etkileri
-Fiyatlar dengesiz bir şekilde artacağı için neyin ucuz neyin pahalı olduğu anlaşılamaz hale gelir. Bu yüzden enflasyon sonucunda bir belirsizlik ortamı oluşur. 
-Satın alma gücü zayıflar.
-Dar ve sabit gelirliler zarar görür.
-Enflasyon TL borçluları için avantajlıdır. Çünkü paranın değeri düştüğü için borçlarını daha kolaylıkla ödeyebilirler. Döviz ve altın borçluları için tam tersi söz konusu olur.
-Enflasyon devam ettiği sürece herkes parayı elden çıkarmak ister. Çeşitli yollarla yatırımlara aşırı bir talep olur. Bu durum para değerinin düşmesine sebep olur.
-Enflasyon, dış ödemeler dengesini de zedeler. Sermayeler; para değerinin sağlam olduğu para birimlerine kayar.
-Paranın değeri düştüğü için en çok yara alanlar TL cinsinden alacaklılardır.
-Tasarruf hacmini daraltır, tüketim ise artırır.
-Sağlıklı yatırım ve üretim kararları alınamayacağı gibi uzun vadeli planlar da yapılamaz.
-İş gücü piyasasında bir istikrarsızlık söz konusu olur.
-Enflasyon, ülkede yoksulluk ve gelir dağılımındaki eşitsizliği de arttırır.
-Dış piyasalardan gelecek olan yatırımların kısa vadeli olmasına ve azalmasına neden olur. 
-Ülkenin dış ticaret dengesi bozularak diğer ülkelerle rekabet edebilme gücü azalır. 
-Ülkenin büyümesi de olumsuz yönde etkilenir.
Enflasyonun hayatımızda etkisi oldukça fazla görülür. Hem de halkın çoğunluğunu yakından ilgilendirir. İşçisinden çiftçisine, memurundan esnafına, önemli bir kesim olan emeklisine kısacası orta direk ve dar gelirli herkes enflasyondan çok etkilenir. Enflasyon direk tüketime yansır. Enflasyon istenen düzeye indirilse de maaş artışları enflasyona bağlanınca ülke ne kadar zenginleşirse zenginleşsin ya da devlet gelirleri artarsa artsın orta direk ve dar gelirliler bu zenginlikten payı istenen düzeyde alamaz. Devletin gelirleri artıkça bu gelirden tabana da adil bir şekilde dağıtılması gerekir. Yani tabana yaymak gerekir. Bir ülkede zengin sayısı ve onların servetleri değil, tabanın yaşam düzeyi o ülkenin REFAH seviyesinin göstergesidir. Enflasyonun düşmesi fiyatların genel seviyesinin daha az artması demektir. Bu da gelirlerin adil dağıtılması şartıyla ülkede istikrar ve refah anlamına gelir.
Bu yazı habergzt.com'da yayımlanmış olup 8669 defa okunmuştur .


23 Mayıs 2016 Pazartesi

İNTERNET BAĞLANTI TEKNOLOJİLERİ

Fiber İnternet, genişband internet erişim imkanı veren, altyapısı fiber optik kabloya dayanan dünyanın en hızlı internet teknolojisidir…






Her evde internet artık ekmek su gibi ihtiyaç haline geldi. Evlerinde internet olması için yeni nesil gençler ebeveynlerini zorluyor. Çocukların internet cafelere gitmesini istemeyen ya da kontrolü altında internet kullanmasını isteyen aile büyükleri evine internet bağlatıyor. Bağlatıyor da nasıl? Evi ya da apartmanın bulunduğu yerde nasıl bir altyapı var, bu şebekeden veya şebekelerden en uygun nasıl yararlanılır ve en ucuz kaliteli interneti nasıl bağlatır ya da taahhüdü sona erdiyse yeniletmesi gerekir? İşte internet bağlantı teknolojileri konusunda bilmeniz gerekenleri sizler için derledik.
Teknoloji geliştikçe sahip olduğumuz imkanlarda gün geçtikçe artıyor. Bundan çok değil 15 sene önce 56 Kbps gibi çok düşük internet hızlarıyla hem de çok pahalı olmak üzere faks modemler üzerinden internet hizmeti alabiliyorduk. DSL teknolojisiyle ADSL geldi ilk etapta 125 Kbps bağlantı hızını içeriyordu. Aradan geçen 10-15 yılda çok şeyler değişti. Önce Mbps hızlarla tanıştık ve fiber teknolojinin ve 4,5G’nin gelmesiyle internette hız sınırı Mbps’lerden (1 Mbps = 128 KB-kilobyte)  Gbps ye (1Gbsp=1000 Mbps) erişti. 
1 Mbps internet hızı ile saniyede 1 Megabit dosya indirebiliriz. 8 bit, 1 byte’a karşılık geldiği için 1 Megabit, 1/8 Megabyte’a karşılık gelecektir. Yani 1 Mbps internet hızı ile 1/8 MB/s (Saniyede 1/8 Megabyte)  dosya indirebiliriz. Bu ifadeyi KB cinsinden ifade edebilmek için 1024 ile çarpmamız gerekir. Sonuç olarak 1 Mbps internet ile saniyede 128 KB dosya indirebiliriz.
Şimdi gelin isterseniz DSL ve Fiber internet bağlantı teknolojilerini inceleyelim;
DSL-Digital Subscriber Line (Sayısal Abone Hattı); sıradan bakır kablolar üzerinden evlere ve ofislere yüksek bant genişliği sağlayan bir teknolojisidir. xDSL şeklinde de adlandırılıp, baştaki x harfi değiştirilerek türleri adlandırılır: ADSL,ADSL2,ADSL2+,SDSL,,IDSL,HDSL, VDSL,VDSL2 
ADSL-Asymetric Digital Subscriber Line (Bakışımsız Sayısal Abone Hattı), kullanıcıların yüksek hızlarda bakışımsız veri haberleşmesi olmakla birlikte, eş zamanlı olarak telefon görüşme imkanı sağlayan bir teknolojidir. Mevcut telefonlar için kullanılan bakır teller üzerinden yüksek hızlı veri, ses ve görüntü iletişimini aynı anda sağlayabilen bir bağlantı teknolojisidir. ADSL genellikle merkez ofisten 4 kilometreden uzakta olmayan mesafelere dağıtılabilir. Kullanıcının veri alım hızı, gönderim hızından yüksek olur. ADSL ‘de en yüksek hız 8 Mbps hız olmasına rağmen ADSL2 ‘de Hız 3 katına çıkabiliyor.
ISDN Tümleşik Hizmetler Sayısal Ağ anlamına gelen ve İngilizce “Integrated Services Digital Network” kelimelerinin baş harflerinden oluşan ISDN, ses, metin görüntü veya verinin bir terminalden diğerine standart ve uyumlu sayısal bir işarete dönüştürülerek iletilmesini sağlayan sayısal bir şebekedir.
G.SHDSL-Global Symmetric High Bit Rate Digital Subscriber Line – Simetrik Yüksek Hızlı Sayısal Abone Hattı ) bir ITU-T (G.991.2) standardında olup, DSL (Sayısal Abone Hattı) tabanlı simetrik iletim sağlayan teknolojidir. Download (alma) ve upload(gönderme) hızları birbirine eşit bir DSL türüdür. 128 Kbps ‘den 2 Mbps’ye kadar erişim imkânı sağlar. 
VDSL-Very High-bit-rate Digital Subscriber Line ADSL’e çok benzeyen bu DSL teknolojisi, Telefon ve ISDN  servislerinin yanında geliş yönünde 55,2 Mbps, gidiş yönünde 19,2 kbps-2,3 Mbps arası hızlarda çoğul ortam trafiği geçirebilmektedir. VDSL, ADSL'de olduğu gibi frekans bölmeli çoğullama uygulamakta, transmisyon hızları aynı ise simetrik olarak da çalışabilmektedir. VDSL'in ADSL den en belirgin farkı iletim mesafesinin azlığındadır. 13 Mbps hız için 1,5 km, 55,2 Mbps için 300 m’lik mesafelerden daha öteye erişememektedir. Santralden gelen fiber hattının sonlandığı bir optik ağ ünitesi (ONU) ile ev ya da iş yerine bağlı olan tek bir bakır hat arasında uygulanan VDSL, binanın yakınlarına kadar gelen fiber hattını, evlere eski ya da yeni döşenen bakır hatlar üzerinden bağlamaktadır. VDSL2, bakır kabloları kullanarak yüksek hızlarda iletişim sağlayan bir teknolojidir. VDSL2’nin ulaşabileceği maksimum hız 250 Mbps ‘dır. Santrale yakın mesafede bulunan aboneler VDSL2’den yararlanabiliyor.
FİBER (FTTX hizmeti) internet, fiber optik kablolar (cam elyafı ortam olarak kullanılmaktadır) kullanılarak gerçekleştirilen erişim teknolojisidir. Malzeme olarak plastik veya cam kullanılır. Bakır ya da diğer madenlere kıyasla kayıpları yok denecek kadar azdır ve hızlıdır.  Fiber optik ya da Optik fiber, kendi boyunca içinden ışığın  yönlendirebildiği plastik veya  cam fiberlerden oluşmuştur. Veri aktarımı ve alımı olarak ışık kullanılır.  Fiber teknolojisi ADSL’e göre çok daha hızlı internet hizmeti sunulmasına imkân vermektedir. Fiber şuanda en hızlı ve en güvenli erişim teknolojisidir. Fiber megabit hızını arttıran ve bakır kabloların yerini alan hızlı internet teknolojisidir. Santralden binaya kadar olan kısım fiber kablo ile donatılmışsa (hat fiberi destekliyorsa) bu hizmetten yararlanabilirsiniz.
Işık hızı saniyede 299.792.458 metre veya 186.282 mil olarak hesaplanıyor. İngiltere’de yapılan çalışmalarda saniyede 73,7 terabit (hâlihazırda var olan en hızlı internetten 1000 kat daha hızlı) dosya transferine ulaşılmış. Bu da ışığın %99,7′si hızında fiber internet bağlantısına ulaşıldığını gösteriyor. İnsan gözünün açıp kapanma yani kırpma süresinin 100 ile 400 milisaniye olduğuna göre bu hızla gözünüzü tek kırpışınızda yüzlerce film veya dilediğiniz herhangi bir dosyayı indirebileceksiniz. Ancak ulaşılan bu hızlı internetin şehir şebekelerine entegre edilmesi şimdilik pek mümkün gözükmüyor. Ülkemizde 1 Nisan 2016 itibariyle 375 Mbps’e varan hızlarda 4.5G mobil internet hizmetinin sunulmasıyla gerçekleştirilen testlerde 1200 Mbps hıza ulaşıldı.
SONUÇ; DSL teknolojisinden ve fiber teknolojisinden bahsettik. Farkı artık biliyorsunuz. Fiber İnternet, geniş bant internet erişim imkanı veren, altyapısı fiber optik kabloya dayanan dünyanın en hızlı internet teknolojisidir. Fiber teknolojinin ışık hızından yararlanayım diyorsanız ve altyapınız müsait ise düşünmenize gerek yok. Ancak fiber optik altyapısı sadece belli şehirlerin merkezlerinde var. Bu konuda hizmet veren kuruluşlar altyapılarını fiber teknolojiyle yenileyip geliştiriyorlar.


Bu yazı habergzt.com'da yayımlanmış olup 7014 defa okunmuştur .



16 Mayıs 2016 Pazartesi

HEPİMİZİ İLGİLENDİREN VERGİ KONUSUNDA BİLMEMİZ GEREKENLER

Vergiler, kamu gücüne dayanılarak kişilerden karşılıksız olarak alınan iktisadi değerlerdir…









Hepimizi ilgilendiren vergi konusunda bilmemiz gerekenler var sanıyoruz ve işte size bu sebeple vergi ile ilgili azda olsa bilmemiz gerekenleri sıralıyoruz;
Vergiler, devlet veya vergilendirme yetkisi verilen kamu kuruluşları tarafından kamu gücüne dayanılarak, kişilerden karşılıksız olarak alınan iktisadi değerlerdir. Devlet işlevlerini yerine getirmesi için mali araçlara ihtiyaç duyar ve bu sebeple kamu hizmetlerini görebilmek üzere zorunlu olan vergileri koyar ve toplar. Ülkemiz için devlet gelirlerin % 95’i vergi gelirlerinden oluşmaktadır. Kamu gelirleri kanunlarının bütünü ülkenin vergi sistemini teşkil etmektedir. Vergiler kamu harcamalarının en önemli finansman kaynağı olarak önemini ve ağırlığını her geçen gün artırırken, bir yandan da ekonomik ve sosyal politikaların önemli bir uygulama aracı haline gelmiş bulunmaktadır.
Vergilendirmede esas itibariyle iki ana yöntem vardır. Birincisi gelirlerin elde edilmesi sırasında vergilendirme, ikincisi gelirlerin harcanması sırasında vergilendirme. Gelir ve servet, kişilerin vergi ödeme güçlerinin göstergesi olduğu için vergilendirilmektedir. Çeşitli indirimler muafiyet ve istisnalar sebebiyle gelir ve servet vergilerinin büyük kısmı vergi dışı kalmakta ve beyana dayanan bu vergilerde, yükümlülerin doğru ve gerçeklere uygun beyanda bulunmamalarından dolayı, vergiden kaçınma ve vergi kaçırma imkânları arttığı için gider vergileri, gelir ve servet vergilerinin bu eksikliklerini gidermek amacıyla alınmaktadır. Gider vergileri, üretilen, satılan ya da tüketilen mal ve hizmetler üzerinden alınan vergilerdir. Gider vergileri, gelirin sadece tüketime ayrılan kısmını vergilendirirler. Dolaysız vergilere nazaran yönetimlerinin daha kolay olması, hâsılat sağlamları ve çok sayıda mal ve hizmetler üzerinden alınmaları nedeniyle, harcama vergilerinden vazgeçilememektedir.
Dolaysız vergiler, önce beyan edilip sonra ödenen servet ve gelirler üzerinden, yönetimin belirlediği oranlarda alınan vergilerdir (Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi, Emlak Vergisi vb.) Dolaylı vergiler ise, yasama organı tarafından fiyatlara eklenmesi istenerek, tüketicilerden alınan vergilerdir. (KDV, ÖTV, Damga Vergisi, Harçlar vb.) Dolaylı vergiler herkesten eşit oranda alınır.
Vergi sisteminin sağlıklı olup olmadığının ölçütü olarak genellikle dolaylı ve dolaysız vergilerin vergi gelirleri toplamı içindeki payı kullanılmaktadır. Dolaylı vergilerin payının artması vergi sisteminin sağlıklı olmadığının bir işareti olarak değerlendirilmekte ve hatta vergi kaçakçılığının mevcut olduğu kanaatine yol açmaktadır. Ülkemizde vergi sistemi ağırlıklı olarak dolaylı vergi görünümü sergilemektedir. Ülkemizde dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı son yıllarda OECD ortalamasının yaklaşık 15 puan üzerinde seyretmektedir.









Vergi Gelirleri Toplamı = Dolaylı Vergiler + Dolaysız Vergiler + Sosyal Güvenlik Prim Ödemeleri, şeklinde hesaplanıyor.


Etkin bir vergi sistemi kamu finansmanının temel yapıtaşı olup, demokrasinin, devlet otoritesinin, makroekonomik istikrarın ve toplumsal bütünleşmenin temelini oluşturur. Dolaylı-dolaysız vergi dağılımı özellikle vergi adaletinin sağlanması açısından önemli bir gösterge niteliğindedir. Dolaysız vergiler mükelleflerin ödeme gücü ile ilişkili Vergiler olarak kabul edilmekte ve vergi adaletini sağlamada önemli bir araç olarak değerlendirilmektedir. Dolaylı vergilerin ise mükelleflerin ödeme gücünü ihmal ettiği ve bu nedenle de vergi adaletini zedelediği kabul edilmektedir. 
Vergi politikalarının ülke kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasını sağlayacak şekilde belirlenmesi ve uygulanması hayati önem taşımaktadır. Bu amaçla, vergi sisteminin modern vergileme ilkelerine uygun olarak şekillendirilmesi; vergi politikasının ise kamu harcamalarına kaynak oluşturmanın yanında ekonomik kalkınmayı desteklemeye yönelik olarak üretimi, büyümeyi, istihdamı artırmak ve gelir dağılımı adaletsizliğini azaltmak gibi fonksiyonları da yerine getirecek şekilde oluşturulması gerekmektedir. Bu bağlamda; 
-Vergi İdaresi gelişen teknolojiyi daha yaygın ve etkin kullanmalıdır.
-Vergi sistemi içerisinde dolaylı dolaysız vergi gelirlerinin dağılımı düzeltilmeli ve kayıt dışı ekonominin boyutu azaltılmalıdır.
-Vergi sistemimiz basitleştirilerek gerek vergi idaresi gerekse toplum tarafından kolay anlaşılır ve uygulanabilir hale getirilmelidir.
-Vergi kayıp ve kaçağını azaltabilmek için vergi oranları ödenebilir seviyelere çekilmelidir.
-Tüm vergi kanunları gözden geçirilerek vergi indirim, muafiyet ve istisnaları asgari düzeye indirilmelidir.
-En önemlisi de, ülkemiz vergi sistemi çağdaş normlara dayandırılarak gelişmiş ülkelerle uyumlu hale getirilmelidir.
Sonuç olarak vergi sistemi, Anayasanın “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür” şeklindeki 73 üncü Maddesine ve Maliyenin “Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliyet politikasının temel amacıdır” ilkelerine uygun hale getirilmelidir.
Bu yazı habergzt.com'da yayımlanmış olup 7220 defa okunmuştur .


9 Mayıs 2016 Pazartesi

İLETİŞİMDEKİ GELİŞMELER

Teknoloji sınırları zorluyor ve buna bağlı olarak haberleşme ile veri iletim teknolojileri gelişiyor…



 nsanlar günümüze kadar değişik yollar kullanarak diğer insanlarla iletişim kurmaya çalışmıştır. Bu ihtiyaçta iletişimde sürekli gelişmeyi zorunlu kılmıştır.
İletişim; İnsanlar arasında, duygu, düşünce, bilgi ve haberlerin, akla gelebilecek her türlü biçim ve yolla kişiden kişiye karşılıklı olarak aktarılmasıdır. Başka bir deyişle (haberleşme), bilgilerin bir kaynaktan diğerine güvenli hatasız ve hızlı bir biçimde iletilmesidir.  İletişim, toplumsal bir varlık olan insan yaşantısının kaçınılmaz ve önemli bir boyutunu oluşturur. İşaretler, dilin gelişimi, yazının icadı, baskı makinesinin icadı, kitle iletişim araçlarının gelişmesi, iletişimin aşamaları olarak kabul ediliyor. Teknolojik gelişimin tabii sonucu olarak gelişen ve elektronikleşen iletişim araçları, iletişime sürat ve kolaylık sağlamakla kalmamış; aynı zamanda iletişimi, kitle iletişimineçevirmiştir. 
Haberleşme sistemlerinde meydana gelen gelişmeler; kullanılan malzeme ve elemanlarda meydana gelen gelişmeler, haberleşme yöntemlerinde meydana gelen gelişmeler, haberleşme ortamında (uydu-fiber) meydana gelen gelişmeler olarak belirtilebilir.




Dumanla haberleşme, ağaçlara vurarak haberleşme, güvercin eğiterek haberleşme, ulakla haberleşme, telgrafla haberleşme, çevirmeli telefonla haberleşme eski tarihlerde kullanılan haberleşme ve iletişim araçlarıydı.  Haberleşme yani iletişim için günümüzde mektup, telgraf, telefon, radyo, faks, televizyon ve internet kullanılıyor. Ancak teknolojinin gelişmesiyle radyo, mektup, telgraf ve faks kullanılsa da eskisi gibi yoğun kullanılmıyor. 
Telefon ve telgraf telleriyle başlayan ve radyonun bulunmasıyla büyük bir gelişme sağlayan haberleşme, son senelerde telefon ve internet haberleşmede kullanılan en hızlı ve tasarruflu iki araç olarak öne çıkıyor. İnternetin gelişmesiyle birlikte artık bütün işler internet üzerinden yapılıyor ve yeni nesil telefonlar sayesinde haberleşme oldukça kolay oluyor.  Nerede olursak olalım, cep telefonumuzda internet aracılığıyla haber sitelerine kolayca bağlanıp en son gelişmelerden haberdar olabiliyoruz. Artık yakınlarımızla internet üzerinden kolayca görüşebiliyoruz. Haberleşme sistemlerinin çağdaş uygulama alanlarında, bilgisayarlar çok önemli bir yer tutmaktadır. Bir başka deyişle bilgisayarlarda meydana gelen gelişmelerle, haberleşme alanında meydana gelen gelişmeler birbirini tamamlamaktadır.
Yeni nesil telefon ve bilgisayarlar hayatımızı kolaylaştırdı. Bu nimetlerden yararlanmak için telefon ve bilgisayarı kullanmayı iyi öğrenmemiz gerekiyor. Ben bilmem anlamam dememek sabırla ve inatla denemek gerekiyor. Öğrendikten sonra rahatlığını hayatınızı kolaylaştırdığını göreceksiniz.
İletişim araçları sadece telefon ve internet değil tabi ki. Haberleri izlemek ve gelişmeleri yakından takip etmek için televizyonunda etkisi oldukça büyük. Televizyon sayesinde olup bitenleri hızlı bir şekilde öğrenebiliyoruz. Ancak en büyük yardımcı olan iki araçtan birisi telefon diğeri ise internettir.
letişim araçları gün geçtikçe hızlanmış ve iletişimin daha kolay olmasını sağlamıştır. Teknolojinin gelişmesi ve ucuzlamasıyla, haberleşme sistemleri bütün dünyada yaygınlaşmış ve birçok yeniliği de beraberinde getirmiştir. Fiber optik haberleşme, içinde bulunduğumuz bilgi çağının en önemli teknolojilerinden biridir. Amerika kıtasını baştan başa donatan, yakında Atlantik ve Pasifik’i de içine almak üzere giderek büyüyen fiber optik şebekesi, video, telefon ve bilgi iletişiminde bir devrim olarak nitelendirilmektedir. Optik cam fiberler, dünyanın hemen her yerinde telefon, kablo TV ve denizaltı iletim hatları gibi birçok uygulamada bakır kabloların yerini almaktadır. Değişik ışık renklerini harmanlayarak yüz binlerce telefon konuşması veya yüzlerce TV kanalı, aynı anda tek bir cam fiber boyunca yol alabiliyor. Sinyalleri almak ve aktarmak için en yeni teknik olan fiber optik, 10 milyon telefon konuşması veya 10 bin TV kanalının bir fiber üzerinde hareket etmesine imkan vermektedir.
Teknoloji sınırları zorluyor ve buna bağlı olarak haberleşme ile veri iletim teknolojileri gelişiyor. Günümüzde uzay teknolojisinin gelişmesine bağlı olarak iletişim teknolojisi sürekli gelişme göstermektedir. Uzay teknolojisi iletişim teknolojisine olumlu yönde etki etmektedir. En etkili İletişim araçları telefon ve internet iken en etkili ve yaygın kitle iletişim araçları ise İnternet ve televizyon ’dur.
 Bu yazı habergzt.com'da yayımlanmış olup 7597 defa okunmuştur .


2 Mayıs 2016 Pazartesi

MİLLİ GELİR NEDİR, NASIL HESAPLANIR?

Bir ülkede belli bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin net parasal değeridir…











Bir ülkede yaşayan insanların refah düzeyini ölçmek, diğer ülkelerle kıyaslamak için kişi başına düşen milli gelirin belirlenmesi gerekir. Bu kıyaslama yapılırken karşılaştırılacak tüm ülkelerin kişi başı milli gelirleri aynı para birimine çevrilir.
Bir ekonomide belli bir döneme ilişkin safi milli hâsıla değerinden aynı dönemde, o ekonomide alınan dolaylı vergiler toplamının çıkartılmasıyla elde edilen tutar milli gelirdir. Bilimsel anlamda milli gelir bir ülkede belli bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin net parasal değeridir. Ülkenin gayri safi milli hâsıla ve milli gelir değerlerinin toplam nüfusa bölünmesi ile kişi başına milli gelir değeri elde edilir.
Milli gelir ve kişi başına düşen millî gelirin ölçümü önemlidir. Millî gelir bir ülkenin ekonomik gücünü gösterir. Kişi başına düşen millî gelir ise bir ülkenin yurttaşlarının ortalama gelir düzeyi hakkında fikir verici bir göstergedir. Uluslararası karşılaştırmalarda milli gelir genellikle ABD doları ($) cinsinden belirtilir.
Milli Geliri Etkileyen Fonksiyonlar:
Tüketim Fonksiyonu: Birey için tüketim, aile fertlerinin gereksinim duydukları mal ve hizmetlerin satın alımı için yaptıkları harcamaların toplamıdır.
Tasarruf Fonksiyonu: Elde edilen toplam gelirden ihtiyaçlar karşılandıktan sonra kalan miktara tasarruf denir.
Yatırım Fonksiyonu: Yatırım, ekonomide belirli bir dönemde üretimde kullanılacak malzeme ve unsurların artırılmasına denir.
Mili Gelirin Hesaplanması: Üretim faaliyetleri sonucunda elde edilen gelirin hesaplanması işini Türkiye İstatistik Kurumu piyasadan aldığı fiyatlara göre hesaplar. Yapılan hesaplamalardan % 100 doğru sonuç yerine yaklaşık sonuçlar elde edilir. Elde edilen sonuçlar önemlidir. Üretici, tüketici ve devlet yaklaşık olarak hesaplanan sonuçlara göre, yatırım faaliyetlerine yön verirler. Hesaplamalarda farklı yöntemler tercih edilebilir.
Kullanılan hesaplama yöntemleri; üretim, gelir ve harcama yöntemi olmak üzere üçe ayrılır.
Üretim Yöntemiyle Milli Gelirin Hesabı: Bu yöntemin hareket noktası, bir ülkede bir yılda üretilen mal ve hizmetlerin parasal değerlerinin hesaplanmasıdır. Bu mal ve hizmetlerin fiyatları, o yılın piyasalarından elde edilir. Hesaplamayı aşağıdaki gibi formüle edebiliriz;
Tarımsal Üretim + Sanayi Üretimi + Hizmet Üretimi = Brüt Milli Gelir (Gayri Safi Milli Hâsıla)
Gayri Safi Milli Hâsıla (+) veya (-) Dış Ticaret Farkı Gelir veya Gideri = Gayri Safi Yurt İçi Hasıla
Gayri Safi Milli Gelir – Amortismanlar = Safi Milli Hasıla (Net Milli Gelir)
Safi Milli Hasıla – Dolaylı Vergiler = Milli Gelir Elde edilir.
Gelir Yöntemiyle Milli Gelirin Hesabı: Bu yöntemde belirli bir dönemde üretim faktörlerinin üretimden aldığı paylar toplanır. 
Ücret Gelirleri + Kira Gelirleri + Faiz Gelirlere + Elde Edilen Karlar = Milli Gelir
Bulanan milli gelire sırası ile vergiler, yıpranma payları ve ithalat–ihracat farkları ilave edildiği zaman gayri safi milli hâsıla rakamına ulaşılır.
Harcama Yöntemiyle Milli Gelir Hesabı: Ülkede her kesimin yaptığı harcamalar toplamı belirlenerek hesaplanır.
Özel Kesim Harcamaları + Kamu Kesimi Harcamaları + Yatırım Harcamaları = GSMH
Milli Gelirin Üretim Faktörleri Arasında Dağılımı: Milli gelir, üretim faktörlerini elinde bulunduranlar arasında rant, ücret, faiz ve kâr olarak paylaştırılır. Üretim faktörlerinin paylaşımı ekonominin genel yapısına ve uygulanan politikalara bağlı olarak farklı oranlarda gerçekleşir. Elde edilen üretim faktörleri aldığı paylar:
Tabiat (toprak, arazi); Rant
Emek; ücret
Sermaye; faiz
Girişimci; kar

Ülkelerin milli gelir dağılımı, bölgeler arasındaki coğrafi farklılıklarla yakından ilgilidir. Doğal kaynakları, doğa özellikleri, iklim gibi nedenler bölgenin gelişmesini etkilemektedir. Gelişmemiş bölgeler milli gelirden daha düşük pay almaktadırlar. Üretim faktörlerinden alınan payın mümkün olduğu kadar eşitlenebilmesi için geri kalmış yörelerin yatırım teşvikleri, sübvansiyonlar (destekleme alımları), vergi politikaları ve özel kalkınma programları ile desteklenmesi gereklidir.










Milli Gelirin ölçülürken;
-Dolar cinsinden millî gelir ve  kişi başına milli gelir değerleri, yerel para birimi cinsinden reel milli gelire ve kişi başına reel gelire göre büyük değişkenlik gösterebilir.
-Ülkelerarası gelir karşılaştırmalarında satınalma gücü paritesine göre hesaplanan gelir rakamları kullanılması yaygınlaşmıştır. Satın alma gücü paritesine göre belirlenen döviz kurunda ülkelerarası iç fiyat farklılıkları ortadan kaldırılır.
-Üretilen malların kalitesinde iyileştirmeleri ölçmek ve milli gelire dâhil etmek kolay değildir.
-Ev halkı bazı üretimi kendisi için yaptığından ve bunlar piyasada işlem görmemektedir.
-Gelişmekte olan ülkelerde, vergi vermemek ya da az vergi vermek için, üretilen mal ve hizmetlerin değerinin olduğundan daha az gösterilmesi veya hiç gösterilmemesi eğilimi oldukça yüksektir.
Bu yazı habergzt.com.'da yayımlanmış olup 15199 defa okunmuştur .

ELEKTRİKLİ OTOMOBİLLERİN PETROLE ETKİSİ

Her şeye rağmen yakın gelecekte petrol yakıtlı araçların pazar payının önemli bir kısmına elektrikli araç sektörü sahip olacak… İlk el...