Türk demokrasisi, yaklaşık on yıllık aralıklarla gerçekleştirilen doğrudan ve dolaylı askerî müdahalelerle toplam dört kez kesintiye uğramıştır. Rejimin korunması veya bozulan kamu düzeninin yeniden tesis edilmesi gibi gerekçelerle TSK, 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 tarihlerinde doğrudan ülke yönetimine el koymuş; 12 Mart 1971 ve 28 Şubat 1997 tarihlerinde ise dönemin hükümetini istifaya zorlamıştır. 22 Şubat 1962 ayaklanması ve 20 Mayıs 1963’de Albay Talat Aydemir tarafından organize edilen başarısız darbe girişimi, 1977’de Orgeneral Namık Kemal Ersun tarafından planlandığı iddia edilen darbe hazırlığı, 2003 - 2004 yıllarında hazırlandığı iddia edilen Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven gibi çeşitli darbe planları, 27 Nisan 2007 tarihli e-muhtıra, son olarakta 15 TEMMUZ 2016 DARBE GİRİŞİMİ gibi farklı müdahale ve girişimler olmuştur.
Ülkemizin siyasi tarihi, darbeler, muhtıralar veya daha genel bir ifadeyle, anayasal olmayan yollarla iktidara gelme veya iktidardan uzaklaşma girişimleriyle doludur. Bu durumda hükümetlerin uygulayacağı ekonomi politikalarında bir belirsizlik ve en başta yatırım olmak üzere sermaye birikimi, ekonomik büyüme vb. birçok ekonomik değişken üzerinde etki oluşturmuş ve oluşturmaya da devam etmektedir.
Cumhuriyet'in ilk yıllarında ülkemiz rekor seviyelerde bir büyüme hızı yakalamış, bu yüksek büyüme dönemi 1960'lara kadar devam etmiş, darbe hükümetleri ise genel anlamda düşük bir performans sergilemişlerdir. 1923-1950 döneminde ortalama % 8,1 büyüme gerçekleşirken, 1960 darbesi sonrası 1960-1961 döneminde % 3,9, 1980 darbesinden sonra1980-1983 dönemi için % 2,7 büyüme, günümüzde ise sivil tek parti hükümetleriyle ortalama % 5 büyüme hızı gerçekleşmiştir.
Askeri darbelerin olduğu dönemlerde, bireysel hak ve özgürlüklerin askıya alındığı ve ekonomik yönden geri kalındığı bilinmektedir. Askeri darbeler, bireylerin hak ve özgürlüklerini kısıtladığından ekonomik performansı olumsuz etkilemektedir. Askeri darbeler, ülke genelinde politik İstikrarsızlığa neden olduğu gibi ekonomik performansı da önemli ölçüde etkilemekte ve ekonomik yönden zayıflamaya neden olmaktadır. Demokrasi konusundaki ciddi değişimlerin ekonomik performans üzerinde önemli etkileri olduğu ve ülkemiz ekonomik performansının askeri müdahalelerle negatif bir yönde etkilendiği bilinmektedir.
Ekonomik özgürlük kavramı, bireylerin iktisadi faaliyetlerini baskı ve sınırlamalara maruz kalmadan özgürce gerçekleştirebildiği ve mülkiyet haklarının temin edildiği hak ve özgürlükler olarak ifade edilmektedir. Ekonomik performans üzerinde demokrasinin etkisi büyüktür. Ancak Singapur ve Çin gibi demokrasi yönünden iyi durumda olmayan ülkelerin, ekonomik performans konusunda oldukça iyi durumda olmaları, demokrasi ve ekonomik özgürlüklerin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini de göstermektedir. Ülkemiz için ekonomik özgürlüğün artmasının, ekonomik performansı artırdığı da bir gerçektir. Ekonomik performans, ülkelerin gelişmişliğinin göstergesi olup, demokrasi içindeki ekonomik özgürlükler ise ekonomiye olumlu katkıda bulunmaktadır. Demokrasi ve ekonomik özgürlük, bireylerin toplumdaki yaşayışlarını ve davranışlarını pozitif yönde etkilemektedir.
Gümrük ve Ticaret Bakanı “son darbe girişiminin maliyetinin en az 300 milyar TL’sı” yani yaklaşık “100 milyar Dolar” olduğunu açıkladı. Kesin hesap bir müddet sonra çıkacaktır. Bırakın darbeyi son darbe girişiminin bile ülkemize ne denli zarar verdiği, ülkemize çok pahalıya mal olduğu apaçık ortada, ancak darbe girişiminin başarısızlığa uğratılması zararın buradan dönmesini de sağladı. Kısacası vatandaşlarımız demokrasiye sahip çıkarak ekonomimizin geleceğine büyük katkıda bulundu.
Bu yazı habergzt.com.'da yayımlanmış olup 8138 defa okunmuştur .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder