Enerji, sosyal ve ekonomik kalkınmanın en önemli unsurlarından biridir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gelişen teknolojiye paralel olarak yeni üretilen her çeşit mal ve hizmete talep ve beklentilerin sürekli artması enerji talebini de doğal olarak artırmaktadır. Birincil enerji talebimizin yaklaşık %35’i doğal gaz, %28,5’ğu kömür, %27’si petrol, %7’si hidrolik ve %2,5’ğu diğer yenilenebilir kaynaklardan karşılanmaktadır.
Enerjinin uygun fiyatla, kesintisiz, kaliteli ve yeterli miktarda karşılanabilmesi son derece önemlidir. Ülkemiz enerji gereksiniminin yaklaşık dörtte üçünüdışarıdan sağlamaktadır. Özellikle ülkemizin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerde görülen hızlı sanayileşme, kentleşme ve nüfus artışı enerji tüketimi artmaktadır. Gelişmekte olan ülkeler için enerji talebinin karşılanmasında önemli ölçüde dışa bağımlı olmaları cari açığın en büyük nedeni olarak görülmektedir. Bu sorunla baş etmek içinde yenilenebilir enerji kaynakları ile yerli enerji arzını artıracak alternatifler üretmek gerekmektedir. Yenilenebilir ve yerli kaynaklarla enerji kullanımının artmasıyla da daha yüksek büyüme oranlarına erişilebilecektir. Bu bağlamda küresel enerji piyasalarında petrolün ağırlığının giderek azalacağı, yerini alternatif yenilenebilir enerji kaynaklarının alacağı öngörülse de en az önümüzdeki çeyrek asır daha petrolün etkisini sürdüreceği varsayılmaktadır.
Ülkemizin enerji kaynakları konusunda çok önemli bir potansiyeli olmasına rağmen güneş, rüzgâr, jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından çok düşük oranda yararlanılabilmektedir. Ülkemiz petrol ve doğalgazla ilgili dünyanın en çok enerji talep eden bölgesi ile en yoğun enerji kaynaklarının bulunduğu bölge arasında stratejik bir konumdabulunmaktadır. Bu kapsamda daha düşük maliyetlerle ulaşımını sağlayacak enerji kaynaklarının olduğu gibi gerekse işlenerek transferi konusunda ilgili ülkeler ve şirketleriyle iş birliği önem kazanmaktadır.
Gelişmiş ülkelerin önemli bir kısmı büyüme ve kalkınma süreçlerinde söz konusu enerji gereksinimlerini nükleer enerji başta olmak üzere alternatif yenilenebilir enerji kaynakları ile çeşitlendirerek karşılamaya çalışmışlardır. Diğer taraftan gelişmiş kimi ülkelerin çok farklı coğrafyalarda bulunan petrol zengini ülkelere siyasi, iktisadi hatta askeri müdahale ve yönlendirmelerde bulunarak ilgili ülkelerin enerji politikalarını kendi çıkar ve beklentileri doğrultusunda oluşturdukları da bir gerçektir.
Üretim sürecinde enerji son derece önemli bir girdi. Maliyetleri etkileyen önemli bir unsur. Gelişmekte olan ülkeler bakımından enerjinin ortaya çıkardığı maliyet ve bunun cari denge üzerindeki etkileri de önemli bir yere sahiptir. Ülkemiz Petrol ve doğalgazda dışa bağımlılığı en üst düzeyde olan ülkeler arasında yer almaktadır. Ülkemizin cari açığı enerji açığı olarak değerlendirilmektedir. Enerjide dışa bağımlı olan ülkelerde büyümenin gerçekleştiği dönemlerde, enerji kullanımının ve ithalatının da arttığı bunlara bağlı olarak cari açığın da yükseldiği tespit edilmiştir. Üretim artışına bağlı olarak artan enerji gereksinimi için dışa bağımlılığı azaltacak alternatif kaynaklar devreye sokulmadığı sürece enerji ithalatı temelli cari açıklar sürekli üst düzeyde olacaktır.
Cari açığın makro ekonomik göstergeler üzerinde ki etkileri, petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki inişli çıkışlı hareketlerin ekonomik ve mali yapıda yol açtığı olumsuzluklar enerji politikalarını ve alınacak tedbirleri önemli hale getirmektedir.
Bu yazı habergzt.com'da yayımlanmış olup 8947 defa okunmuştur .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder